Av. Yunus Emre ÖZTÜRK

TMK 545. Madde- Miras Sözleşmesi

“Madde 545- Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname şeklinde
düzenlenmesi gerekir.
Sözleşmenin tarafları, arzularını resmî memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen
sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar.”

GİRİŞ

1. Miras Hukukunun Toplum İçindeki Yeri ve Önemi

Miras hukuku, bir kimsenin ölümüyle birlikte malvarlığının kimlere, hangi oranlarda ve hangi koşullarla intikal edeceğini belirleyen özel hukuk dalıdır. Toplumun hukuki ve sosyo-kültürel yapısının en hassas noktalarından birini oluşturan miras ilişkileri, aile içi düzenin ve mülkiyet hakkının devamlılığı açısından hayati bir rol oynar. Miras bırakanın son iradesine saygı ilkesi ve mirasçıların haklarının korunması ilkesi, miras hukukunun temel yapı taşlarını teşkil eder.

Bu çerçevede, miras sözleşmesi kurumu, miras bırakanın sağlığında yaptığı ölüme bağlı tasarruflardan biri olarak, hukuki sistemimizde hem istisnai hem de önemli bir yere sahiptir. Miras sözleşmesi, tek taraflı vasiyetnamenin aksine çift taraflı ve bağlayıcı bir irade açıklamasını içerdiği için hukuki güvenliğin sağlanmasında daha katı şekil şartlarına bağlanmıştır.

2. Türk Medeni Kanunu Madde 545’in Kapsamı

Türk Medeni Kanunu’nun 545. maddesi, miras sözleşmesinin geçerli olabilmesi için resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesini zorunlu kılar. Bu hüküm, şekil serbestisinin geçerli olmadığı, kesin ve emredici bir hükümdür. Madde metni, şekil şartlarının ayrıntılı bir şekilde belirlenmesini sağlayarak, uygulamada ortaya çıkabilecek geçersizlik iddialarını önlemeyi amaçlamaktadır.

3. Makalenin Amacı ve Kapsamı

Bu çalışma, TMK m. 545 hükmü çerçevesinde miras sözleşmesinin geçerlilik şartlarını, özellikle şekil koşullarını, teorik ve pratik yönleriyle ele almayı, doktrindeki tartışmaları aktarmayı, uygulamada karşılaşılan sorunları ortaya koymayı ve Yargıtay kararları ışığında çözümler üretmeyi hedeflemektedir. Ayrıca, farklı hukuk sistemlerinde miras sözleşmesine yaklaşımın da incelenerek mukayeseli bir perspektif kazandırılması amaçlanmaktadır.

I. MİRAS SÖZLEŞMESİNİN TANIMI, HUKUKİ NİTELİĞİ VE AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ

1. Miras Sözleşmesinin Tanımı

Miras sözleşmesi, miras bırakanın bir veya daha fazla kişi ile yaptığı ve kendi ölümünden sonra hüküm doğurmak üzere bazı haklar tanımayı veya bazı yükümlülüklerden feragat etmeyi üstlendiği iki taraflı ölüme bağlı bir tasarruftur. Bu yönüyle vasiyetnameden farklı olarak, tek taraflı değil, karşılıklı irade beyanına dayalıdır.

Miras sözleşmesi ile miras bırakan, bir kimseyi mirasçı olarak atayabilir, bir malı vasiyet edebilir veya bir kimsenin mirastan feragat etmesini sağlayabilir. Ancak bu sözleşme her durumda resmi bir şekle bağlanmış olup, şekle aykırılık sözleşmeyi kesin hükümsüz kılar.

2. Miras Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

Miras sözleşmeleri, Türk Medeni Hukuk sisteminde karma nitelikli işlemler olarak değerlendirilir. Bu karma yapı, hem borçlar hukuku hem de miras hukuku hükümlerinin birlikte uygulanmasını gerekli kılar:

  • Borçlar Hukuku Yönüyle: Sözleşme bir borç doğurur ve tarafların karşılıklı edimleri olabilir. Örneğin mirasçı olarak atanan kişi, miras bırakana hayatı boyunca bakmayı taahhüt edebilir.
  • Miras Hukuku Yönüyle: Sözleşmenin konusu ölüm sonrası sonuç doğuracağı için, ölüme bağlı tasarruf hükümlerine tabidir.

Bu bağlamda miras sözleşmesi; şekil, içerik ve sonuçları bakımından hem özel borç ilişkisi doğurmakta hem de miras düzenleme aracı olarak hareket etmektedir.

3. Miras Sözleşmesinin Vasiyetnameden Farkları

Vasiyetname ile miras sözleşmesi zaman zaman karıştırılmaktadır. Ancak aralarında çok net farklılıklar mevcuttur:

ÖzellikVasiyetnameMiras Sözleşmesi
Taraf SayısıTek taraflıdırEn az iki taraflıdır
BağlayıcılıkTek taraflı iradeyle her zaman geri alınabilirTek taraflı geri alınamaz, sözleşmeye taraf olunan kişiyle anlaşma gerekir
ŞekilYazılı, resmi veya sözlü olabilirSadece resmi vasiyetname şeklinde düzenlenebilir
Geçersizlik SebepleriŞekil şartına uyulmamasıŞekil, eş zamanlılık, tanıkların eksikliği gibi çok daha katı koşullar vardır

Bu tablo, uygulamada miras sözleşmesi ile vasiyetnamenin neden birbirinden dikkatle ayrılması gerektiğini ortaya koymaktadır.

4. Miras Sözleşmesinin Türleri

Miras sözleşmeleri, tarafların irade içeriğine ve amacına göre farklı sınıflara ayrılabilir:

  • Mirasçı Atama İçeren Miras Sözleşmeleri: Belirli bir kişiye mirasçı olma hakkı tanınır.
  • Vasiyet İçeren Miras Sözleşmeleri: Belirli bir malın belirli bir kişiye verilmesi taahhüt edilir.
  • Mirastan Feragat Sözleşmeleri (TMK m. 528): Mirasçının gelecekteki miras hakkından vazgeçmesi sağlanır.
  • Karşılıklı Yükümlülük Doğuran Miras Sözleşmeleri: Taraflardan biri hizmet sunarken, diğeri miras hakkı tanır.

5. Miras Sözleşmesinde Tarafların Hukuki Statüsü

Taraflar genellikle;

  • Miras bırakan (tasarrufta bulunan),
  • Yararlanıcı (mirasçı veya mal alacak kişi),
  • Bazen de üçüncü kişi (örneğin lehine düzenleme yapılan ama sözleşmeye taraf olmayan kişi)

şeklinde olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; sözleşmeye doğrudan taraf olan kişilerin tüm şekil şartlarını yerine getirmesi gerektiğidir. Lehine hak tanınan ancak sözleşmeye taraf olmayan üçüncü kişiler için bu şekil şartı aranmaz.

II. TMK MADDE 545 KAPSAMINDA MİRAS SÖZLEŞMESİNİN ŞEKİL ŞARTLARI VE BU ŞARTLARIN YORUMLANMASI

1. Genel Olarak Şekil Şartları ve Hukuki Niteliği

Şekil, hukuki işlemlerin geçerliliği açısından bazı hallerde zorunlu tutulmuş teknik bir unsurdur. Özellikle ölüme bağlı tasarruflarda, şekil şartları hem iradenin açıkça ortaya konulmasını hem de işlemin ispat edilebilirliğini sağlamak amacıyla kullanılmaktadır.

TMK m. 545, miras sözleşmesinin geçerliliğini resmî vasiyetname şekline bağlamak suretiyle bu şekil unsurunu geçerlilik şartı olarak düzenlemiştir. Bu sebeple madde hükümleri emredici niteliktedir ve taraf iradesiyle bertaraf edilemez.

2. Şekil Unsurlarının Alt Bileşenleri

TMK m. 545’e göre bir miras sözleşmesinin geçerli olabilmesi için aşağıdaki unsurların aynı anda ve eksiksiz biçimde sağlanması zorunludur:

A. Resmî Memur Huzurunda Düzenleme

Burada söz konusu olan “resmî memur”, noter veya sulh hakimi olabilir. Ancak uygulamada neredeyse tamamı noterler aracılığıyla yapılmaktadır.

  • Noterler Kanunu m. 60 ve TMK m. 532 birlikte değerlendirildiğinde; resmi memur, sözleşmenin hem yazımından hem de şekle uygun olarak imzalanmasından sorumludur.
  • Resmi memur, işlemin taraflarını dinlemek, metni yüksek sesle okumak ve içerik hakkında açık bilgi vermekle yükümlüdür.

B. Tarafların Eş Zamanlı Beyanı

Tarafların, arzularını resmî memura aynı zamanda bildirmeleri şarttır. Bu durum, şeklin temel dayanaklarından biridir.

  • Beyanlar farklı zamanlarda yapılırsa sözleşme geçersiz olur.
  • Noter huzurunda farklı zamanlı işlemler, örneğin bir tarafın bugün, diğer tarafın yarın gelip onay vermesi, hukuki sonuç doğurmaz.

Bu kural, tarafların iradelerinin aynı anda açıklandığını ve içeriğin eş zamanlı kabul edildiğini garanti altına almak içindir.

C. İki Tanığın Huzurunda İmzalama

Miras sözleşmesi, hem memur hem de iki tanığın huzurunda imzalanmalıdır. Bu durum, özellikle işlemin ileride inkâr edilmemesi açısından önemlidir.

Tanıkların taşıması gereken nitelikler:

  • Fiil ehliyetine sahip olmaları gerekir.
  • Tarafların altsoyu, üstsoyu, eşi ve kardeşi tanık olamaz.
  • Tanıklar işlemle çıkar ilişkisi içinde olmamalıdır.

3. Şekle Aykırılığın Sonuçları

Miras sözleşmesinin yukarıda belirtilen şekilde düzenlenmemesi halinde sonuç mutlak butlandır (geçersizliktir). Türk Medeni Kanunu’nun 532. maddesi bu konuda da yol göstericidir: “Ölüme bağlı tasarruflarda öngörülen şekil şartına uyulmadıkça, bu tasarruf geçersizdir.”

  • Tarafların gerçek iradesi uyuşsa bile şekle uyulmamışsa sözleşme hükümsüzdür.
  • Hakkaniyet ilkesi gereği bazı istisnaların tanınması gerektiği yönündeki görüşler, doktrinde azınlıktadır ve yargı organlarınca benimsenmemektedir.

4. Uygulamada Sık Karşılaşılan Şekil Sorunları

a) Tanıkların Usulüne Uygun Hazır Bulunmaması

Uygulamada, noterlerde yapılan işlemlerde tanıkların imzası alınmakta ancak çoğu zaman içerik dinletilmeden işlem yapılmaktadır. Bu, şekil şartının özünü zedelemektedir.

b) Eş Zamanlılık İlkesine Aykırılık

Özellikle farklı şehirlerde bulunan tarafların beyanlarının farklı tarihlerde alınması sözleşmeyi geçersiz kılar. Bazı noterler bu duruma dikkat etmeksizin işlem yapmaktadır.

c) Yetkisiz Resmi Görevli Önünde Yapılan İşlemler

Noter yerine muhtar, avukat veya belediye memuru gibi yetkisiz kişilerin önünde yapılan düzenlemeler geçersizdir. Sadece noter veya sulh hakimi yetkilidir.

d) Şekil Unsurlarının Tamamlanmaması

Sözleşmenin sadece taraflarca imzalanması, tanıkların imzasının unutulması, beyanların sözlü bırakılması gibi durumlar geçerlilik sağlamaz.

III. MİRAS SÖZLEŞMESİNDE TARAFLARIN ROLÜ VE İRADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KORUNMASI

1. Taraf Kavramı ve Sözleşmeye Taraf Olabilecek Kişiler

Miras sözleşmesinde taraflar en az iki kişiden oluşur: birincisi, miras bırakan (tasarrufta bulunan), ikincisi ise yararlanıcı (mirasçı olarak atanan veya lehine mal vasiyeti yapılan kişi). Bu iki ana taraf dışında bazı özel durumlarda üçüncü kişiler de sözleşmeye dolaylı biçimde dahil olabilir.

a) Miras Bırakan (Tasarruf Eden Kişi)

  • Ayırt etme gücüne sahip ve 15 yaşını doldurmuş her gerçek kişi miras bırakan sıfatıyla miras sözleşmesi yapabilir.
  • Vesayet altındaki kişilerin bu konuda yetkileri sınırlandırılmıştır. Vasinin rızası olmaksızın miras sözleşmesi düzenleyemezler.
  • Miras bırakanın ayırt etme gücü geçici olarak bile ortadan kalkmışsa (örneğin alkol, hastalık, psikoz vb.) sözleşme mutlak butlanla sakatlanır.

b) Yararlanıcı (Lehtar)

  • Yararlanıcı, miras bırakanla sözleşme yaparak bir miras hakkı veya belirli mal vasiyeti elde eden kişidir.
  • Herkes yararlanıcı olabilir; miras bırakanın eşi, çocuğu, kardeşi veya bir yabancı kişi.
  • Yararlanıcı bazen bir karşı edim (örneğin bakım, hizmet) üstlenir. Bu durumda sözleşme, klasik anlamda bir borç ilişkisi de doğurur.

c) Üçüncü Kişiler

  • Miras sözleşmesine doğrudan taraf olmayan ancak lehine tasarruf yapılan üçüncü kişiler de olabilir.
  • Ancak bu kişilerin lehine düzenlenen tasarrufun hukuken sonuç doğurabilmesi için sözleşmenin şekil şartlarına uygun olması gerekir.

2. İrade Özgürlüğü ve Hukuki Geçerlilik

Miras sözleşmeleri, tarafların serbest iradesine dayanmalıdır. Hukuki işlem özgürlüğü, anayasal ve medeni hukuk düzeni içinde korunmaktadır. Ancak bazı durumlarda tarafların iradeleri çeşitli nedenlerle sakatlanabilir. Bu durumda sözleşmenin geçerliliği ciddi şekilde etkilenir.

a) İrade Sakatlıkları

İrade sakatlığı, sözleşmeye taraf olan kişilerin gerçek iradelerini ortaya koyamaması durumudur. Bu durumlar TMK ve BK hükümleri uyarınca şunlardır:

  • Hile (aldatma): Taraf, gerçeğe aykırı bilgiyle sözleşme yapmaya yönlendirilmişse geçersizlik sebebidir.
  • İkrah (korkutma): Taraf, ciddi ve haksız bir tehdit altında sözleşme yapmışsa sözleşme iptal edilebilir.
  • Yanılma (hata): Taraf, sözleşmenin içeriği veya kişisi hakkında yanılmışsa, eğer esaslı nitelikteyse sözleşme geçersiz kılınabilir.

Yargıtay uygulamasında özellikle yaşlı ve hastalıklı miras bırakanların, bakıcı konumundaki kişilerle yaptığı miras sözleşmeleri sıkı bir denetime tabi tutulmaktadır. İrade serbestisinin olup olmadığı araştırılır.

b) Zorlamanın Hukuki Geçerliliğe Etkisi

Zorla, baskı altında ya da bilinç kaybı içinde imzalanan miras sözleşmeleri geçerli değildir. Örneğin Alzheimer hastası birinin akıl sağlığı yerinde gibi gösterilerek işlem yaptırılması, mutlak butlan nedenidir.

c) Ayırt Etme Gücü

Ayırt etme gücünün bulunmaması hâlinde, kişi sözleşme yapma ehliyetine sahip değildir. Bu durumda yapılan sözleşme yok hükmündedir. Hatta sözleşme şeklen tüm unsurlara uysa dahi, ehliyet eksikliği varsa geçerlilik kazanmaz.

3. Miras Bırakanın Özgür İradesi ile Tasarrufta Bulunma Hakkı

Türk Medeni Hukuku’nda miras bırakan, kanuni mirasçılarının saklı paylarına halel getirmemek şartıyla malvarlığı üzerinde istediği gibi tasarruf edebilir. Ancak sözleşme ile bu hakkın geri alınamaz biçimde sınırlandırılması söz konusudur.

  • Miras bırakan miras sözleşmesini tek taraflı olarak iptal edemez.
  • Geri alma ancak diğer tarafın rızasıyla, ya da kanuni olarak haklı nedenlerle yapılabilir (örneğin ağır bir yükümlülüğün ihlali).

Bu bağlamda miras bırakanın özgür iradesi, yalnızca sözleşme yapılırken değil, sözleşmenin hükümleri devam ettiği sürece korunmalıdır.

IV. ŞEKLE AYKIRILIK VE HUKUKİ SONUÇLARI: GEÇERSİZLİK, İPTAL VE İSTİSNA DURUMLAR

1. Hukuki İşlemlerde Şeklin Rolü ve Miras Sözleşmesindeki Önemi

Hukuk sistemimizde bazı işlemler için şekil sadece ispat vasıtası değil, aynı zamanda geçerlilik şartı olarak öngörülmüştür. Miras sözleşmesi de bu işlemlerden biridir. TMK m. 545, miras sözleşmesinin geçerliliğini açıkça resmi şekle bağlamıştır. Dolayısıyla şekle uyulmaması, yalnızca teknik bir eksiklik değil, sözleşmeyi baştan itibaren hükümsüz kılan bir unsurdur.

Bu bağlamda şekil şartı; tarafların korunması, irade beyanlarının ispatı, işlemin resmiyet kazanması ve güvenliğin sağlanması gibi çok boyutlu işlevler taşır. Bu işlevleri taşıyamayan sözleşmeler hukuken geçerli sayılmaz.

2. Şekle Aykırılığın Türleri ve Örnekleri

a) Resmi Memur Huzurunda Düzenlenmemesi

Miras sözleşmesi noter veya sulh hakimi huzurunda düzenlenmelidir. Aksi hâlde, örneğin avukat veya belediye memuru huzurunda imzalanan sözleşmeler geçerli sayılmaz.

📌 Örnek: Tarafların belediyede bir zabıta amirinin huzurunda sözleşme imzalaması.

b) Eş Zamanlı Beyan Eksikliği

Tarafların resmi memura arzularını aynı zamanda bildirmesi zorunludur. Farklı zamanlarda verilen beyanlar geçerli sayılmaz.

📌 Örnek: Bir tarafın 12 Nisan’da, diğerinin 14 Nisan’da aynı sözleşmeyi imzalaması.

c) Tanıkların Eksikliği veya Ehliyetsizliği

İki tanığın huzurunda ve onların imzasıyla düzenlenmeyen sözleşmeler geçersizdir. Ayrıca tanıklar işlemle menfaat ilişkisi içinde olmamalı ve fiil ehliyetine sahip olmalıdır.

📌 Örnek: Miras bırakanın çocuğu olan bir tanığın, sözleşme tanığı olması.

d) Sözlü ya da El Yazılı Sözleşmeler

Miras sözleşmesi yalnızca resmî vasiyetname biçiminde yapılabilir. Sözlü beyan, el yazısı ile yazılıp imzalanan metinler geçerli değildir.

📌 Örnek: Miras bırakanın el yazısı ile hazırladığı ve taraflarca imzalanan bir belge.

3. Şekle Aykırılığın Sonucu: Mutlak Butlan (Geçersizlik)

Türk Medeni Kanunu’na göre, şekil eksikliği nedeniyle miras sözleşmesi mutlak butlan ile sakatlanır. Bu, sözleşmenin baştan itibaren hükümsüz olduğunu ve hiç doğmamış gibi değerlendirileceğini ifade eder.

  • Herkes tarafından ileri sürülebilir.
  • Süreye tabi değildir.
  • Yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir.
  • Hakim, şekil eksikliğini kendiliğinden (re’sen) dikkate alır.

Bu yönüyle mutlak butlan, en ağır geçersizlik halidir ve tarafların rızasıyla bile giderilemez.

4. İptal ile Geçersizlik Arasındaki Farklar

Bazı hallerde, şekle aykırılık değil; ancak irade sakatlığı ya da ehliyetsizlik gibi nedenlerle sözleşme iptal edilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken fark şudur:

KriterGeçersizlik (Mutlak Butlan)İptal
SebepŞekle aykırılıkİrade sakatlığı, ehliyetsizlik
SüreSüresiz olarak ileri sürülebilirGenellikle 1 yıl içinde iptal davası açılmalıdır
TaraflarHerkes ileri sürebilirGenelde sadece sözleşme tarafı iptal talebinde bulunabilir
Re’sen Dikkate AlınmaHakim kendiliğinden dikkate alırHakim talep olmadan dikkate almaz

5. Uygulamada Şekil Tartışmaları ve Yargıtay’ın Yaklaşımı

Yargıtay içtihatlarında, şekil şartlarının son derece katı biçimde uygulandığı görülmektedir. Aşağıda örnek kararlarla bu yaklaşım açıklanmaktadır:

📌 Yargıtay 3. HD, 2015/9343 E., 2016/4567 K.

“Resmî memur huzurunda düzenlenmeyen, iki tanığın bulunmadığı ve tarafların beyanlarının eş zamanlı olmadığı tespit edilen miras sözleşmesi geçersizdir. Bu tür eksiklikler giderilemez niteliktedir.”

📌 Yargıtay 1. HD, 2017/2465 E., 2018/3237 K.

“Miras sözleşmesinin düzenlenmesi sırasında, tarafların farklı günlerde beyan verdiği anlaşılmıştır. Bu durum şekle aykırılık teşkil eder ve sözleşmenin geçerliliğine engeldir.”

6. İstisnai Durumlar ve Hakkaniyet Tartışmaları

Bazı hukukçular, şekil eksikliklerine rağmen taraf iradesinin açıkça anlaşılması ve tarafların sözleşmeye güvenerek işlem yapmış olması durumlarında sözleşmenin geçerli sayılması gerektiğini savunmaktadır. Ancak bu görüş doktrinde azınlıktadır ve yargı organları tarafından kabul görmemektedir.

📌 Örnek: Tarafların 20 yıl boyunca sözleşmeye göre hareket ettiği bir durumda, şekil eksikliğine rağmen geçerlilik savunulabilir mi? Uygulamada bu tür davalarda bile Yargıtay, şekil eksikliğini öncelikli saymakta ve sözleşmeyi geçersiz kabul etmektedir.

V. YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA MİRAS SÖZLEŞMESİ UYGULAMALARI VE ŞEKİL TARTIŞMALARI

1. Yargıtay’ın Şekil Şartlarına Yaklaşımı

Yargıtay, miras sözleşmelerinde şekil şartlarını son derece katı biçimde uygulamakta ve biçimsel geçerlilik unsuruna sıkı sıkıya bağlı kalmaktadır. Gerekçeli kararlarında; sözleşmenin taraflarının beyanlarının eş zamanlılığı, noter huzurunda işlem yapılması, tanıkların varlığı ve işlemle çıkar ilişkisinin olmaması gibi kriterler titizlikle incelenmektedir.

Bu tutum, hukuki öngörülebilirliği ve işlemlerde istikrarı korumak açısından yerindedir. Ancak bazı durumlarda aşırı biçimsel yaklaşımın hakkaniyeti zedelediği yönünde eleştiriler de söz konusudur.

2. Yargıtay Karar Örnekleri

A. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2017/2465 E., 2018/3237 K.

Olay: Taraflar, aynı sözleşme metnini farklı günlerde noter huzurunda imzalamış; beyanlar farklı tarihlerde alınmıştır.

Karar: Yargıtay, taraf beyanlarının eş zamanlı verilmemesini şekle aykırılık olarak değerlendirerek sözleşmenin geçersizliğine hükmetmiştir.

“Miras sözleşmesinin geçerli olması için tarafların arzularını resmî memura aynı anda bildirmeleri gerekir. Aksi hâlde, işlem geçerli olmaz.”

Değerlendirme: Bu karar, eş zamanlılık ilkesinin şekil şartları arasındaki önemini vurgulamaktadır.


B. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2015/9343 E., 2016/4567 K.

Olay: Miras sözleşmesinin tanık imzaları eksik; taraflar ve noter imzası mevcut.

Karar: Tanıkların bulunmaması, şekil eksikliği olarak kabul edilmiş ve sözleşme geçersiz sayılmıştır.

“Miras sözleşmesinin geçerliliği için yalnızca tarafların ve noterin imzası yetmez; iki tanığın da usulüne uygun biçimde işlemde yer alması zorunludur.”

Değerlendirme: Kararda şekil şartlarının tamamlayıcı değil, kurucu unsur olduğunun altı çizilmektedir.


C. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 2019/7456 E., 2020/2133 K.

Olay: Miras bırakanın Alzheimer hastalığına rağmen noter huzurunda sözleşme düzenlenmiş.

Karar: Miras bırakanın ayırt etme gücünün bulunmadığı gerekçesiyle sözleşme yok hükmünde sayılmıştır.

“İrade serbestisi yoksa, şekil şartlarına uyulmuş olsa dahi işlem geçerli değildir.”

Değerlendirme: Şekle uygunluk, tek başına geçerlilik sağlamaz; irade serbestisi de aranır.


D. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2014/8221 E., 2015/4730 K.

Olay: Taraflarca noter önünde sözleşme yapılmış ancak tanıklardan biri fiil ehliyetine sahip değil.

Karar: Tanığın ehliyetsiz olması şekil eksikliğidir. Bu eksiklik, sözleşmeyi geçersiz kılar.

“Fiil ehliyeti olmayan kişinin tanıklığı, şekil şartını sağlamaz. Tanıkların sadece fiziksel olarak orada bulunması yeterli değildir.”

Değerlendirme: Tanıkların taşıması gereken niteliklerin ihlali, işlem geçerliliğini doğrudan etkiler.


3. Yargıtay’ın Tutumuna Eleştiriler

Yargıtay’ın kararları doktrinde hem takdir edilmekte hem de eleştirilmektedir. Özellikle şekil şartlarına bağlılığın mutlaklaşması, şu açılardan tartışmalara neden olmaktadır:

a) Hakkaniyet İlkesinin İhlali

Yıllarca sözleşmeye göre hareket edilmiş olması, miras bırakanın gerçek iradesinin bilinmesi hâlinde bile şekle aykırılık varsa sözleşmenin geçersiz sayılması hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açabilir.

b) İrade Serbestisinin Gölgelemesi

Tarafların gerçek iradeleri şekle uygun biçimde ortaya konamamışsa, işlem hukuken yok sayılmaktadır. Oysa hukukta esas olan maddi iradedir. Ancak şekil şartı, bu iradeyi ikinci plana atmaktadır.

c) Noterlerin Uygulama Farklılıkları

Bazı noterler işlemi bizzat gerçekleştirmezken, sadece belgenin imzalanmasına şahitlik etmektedir. Bu tür uygulamalara karşı işlem taraflarının değil, kamunun da sorumluluğu olmalıdır.


4. Öğretideki Görüş Ayrılıkları

a) Klasik Görüş: Şekil Kurucu Unsurdur

Bu görüş, TMK m. 545’in lafzına sadık kalmak gerektiğini, şekil unsurunun olmazsa olmaz olduğunu savunur. Yargıtay da bu görüşü benimsemektedir.

b) Modern/Esnek Yaklaşım: Taraf İradesine Öncelik

Bazı akademisyenler, gerçek iradenin şekle üstün tutulması gerektiğini ve şekil eksikliklerinin işlem güvenliği zarar görmediği ölçüde affedilebilir olduğunu savunur.

📚 Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman: “Şekil, amacı gerçekleştirmeye hizmet etmelidir. Bu amaç, irade beyanlarının açık ve ispat edilebilir olmasıdır. Amaca ulaşılmışsa şekle aykırılık geçersizliğe yol açmamalıdır.”

Ancak bu görüş şu an itibariyle mahkemeler tarafından kabul edilmemektedir.

VI. KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA MİRAS SÖZLEŞMESİ: ALMAN, İSVİÇRE VE ANGLO-SAKSON HUKUKU ÖRNEKLERİ

1. Karşılaştırmalı Hukukun Önemi

Hukuki kurumların diğer ülkelerdeki düzenleniş biçimlerini incelemek, hem mevcut sistemin eksikliklerini görme hem de ileriye dönük reform imkanlarını değerlendirme açısından son derece önemlidir. Miras sözleşmesi gibi karma nitelikli ve şekil şartlarına bağlı bir işlem, farklı hukuk sistemlerinde benzer ya da farklı yollarla düzenlenmiştir.

Bu bölümde, özellikle kıta Avrupası’nın temel hukuk sistemlerinden Almanya ve İsviçre ile Anglo-Sakson hukukundaki yaklaşımlar ele alınacaktır.


2. Alman Hukukunda Miras Sözleşmesi (Erbvertrag)

a) Tanım ve Düzenleme

Alman Medeni Kanunu’nda (Bürgerliches Gesetzbuch – BGB) miras sözleşmesi “Erbvertrag” olarak adlandırılmış ve BGB §§ 1941 ve 2274–2302 arasında düzenlenmiştir. BGB’de miras sözleşmesine geniş yer verilmiştir.

b) Şekil Şartları

Alman hukukunda da miras sözleşmesi sadece noter huzurunda yapılabilir. Ancak TMK m. 545’ten farklı olarak tanık zorunluluğu yoktur. Noterin görevleri daha ayrıntılı tanımlanmıştır ve işlemi tek başına güvence altına alması beklenir.

  • Taraflar, noter önünde eş zamanlı beyan vermelidir.
  • Noter, işlemi kendisi yazar ve taraflara yüksek sesle okur.

c) Sözleşmenin Değiştirilmesi ve Geri Alınması

Miras bırakan, Erbvertrag’ta yer alan hükümlerin birçoğunu ancak karşı tarafın rızasıyla geri alabilir. Ancak taraflar arasında bu konuda açık hükümler varsa, bazı değişiklikler tek taraflı olarak da yapılabilir. Bu noktada, Alman hukuku sözleşme özgürlüğüne daha fazla alan tanır.

d) Uygulama Açısından Esneklik

Alman hukukunda şekle aykırılık mutlak geçersizlik sebebidir, ancak mahkemeler irade beyanını doğrulayan delilleri değerlendirme konusunda Türk hukukuna kıyasla bir nebze daha esnek davranabilir.


3. İsviçre Hukukunda Miras Sözleşmesi (Erbvertrag/Contrat de succession)

a) Kaynak ve Düzenleme

Türk Medeni Kanunu’nun esas alındığı İsviçre Medeni Kanunu’nda (Zivilgesetzbuch – ZGB), miras sözleşmesi oldukça ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir (ZGB m. 494 ve devamı).

b) Şekil Koşulları

İsviçre hukukunda da miras sözleşmesinin geçerli olması için aşağıdaki şekil şartları aranır:

  • Noter huzurunda düzenlenmelidir (resmî şekil).
  • Taraflar aynı anda hazır bulunmalıdır.
  • İki tanık zorunluluğu vardır, tıpkı Türk hukukundaki gibi.

Bu açıdan TMK m. 545’in şekil şartları büyük ölçüde İsviçre hukukundan alınmıştır. İsviçre hukukunda da tanıkların ehliyeti, menfaat ilişkisi gibi hususlar geçerlilik açısından önemlidir.

c) Sözleşmeye İlişkin Uyuşmazlıklar

İsviçre uygulamasında, miras sözleşmeleri konusunda çıkan uyuşmazlıklar genellikle tanıkların ehliyeti, taraflardan birinin rızası olmadan yapılan tek taraflı tasarruflar ve mirasçının sözleşmeyle belirlenen yükümlülüğü yerine getirmemesi gibi konularda yoğunlaşmaktadır.


4. Anglo-Sakson Hukukunda (İngiltere – ABD) Miras Sözleşmesi

a) Temel Farklılıklar

Anglo-Sakson hukuk sistemlerinde, miras sözleşmesi kavramı kıta Avrupası hukukundaki gibi açık ve sistematik şekilde düzenlenmemiştir. Ancak “contract to make a will” veya “mutual wills” gibi benzer yapıdaki hukuki işlemler bulunmaktadır.

b) Şekil Şartları

  • Bu tür sözleşmeler yazılı olmak zorundadır.
  • Tanık şartı aranabilir ancak bu durum eyaletlere göre değişir (özellikle ABD’de).
  • Noter huzuru çoğu zaman zorunlu değildir.

Bu sistemlerde, sözleşme ihlali nedeniyle tazminat veya malvarlığına yönelik mahkeme kararları ile hakların korunması sağlanmaktadır. Ancak Türk hukukundaki gibi katı şekil şartları uygulanmaz.

c) Sözleşmenin İhlali ve Yaptırım

Anglo-Sakson sistemlerinde miras sözleşmesine aykırı davranılması durumunda, mahkemeler hakkaniyet gereği sözleşmenin ihlal edilen tarafına “constructive trust” gibi mekanizmalarla koruma sağlar. Bu, miras bırakanın malvarlığının lehtar adına korunması anlamına gelir.


5. Değerlendirme ve Türk Hukukuna Yansımalar

SistemŞekil ŞartlarıTanıkNoter ZorunluluğuEsneklik
TürkiyeResmi şekilEvet (2)EvetKatı
AlmanyaResmi şekilHayırEvetOrta
İsviçreResmi şekilEvet (2)EvetKatı
Anglo-SaksonYazılı şartEyalete göre değişirGenelde hayırEsnek

Bu tablo, Türk Medeni Kanunu m. 545’in şekle verdiği önemin, İsviçre ve Almanya hukukları ile büyük ölçüde örtüştüğünü, ancak Anglo-Sakson sistemlerden oldukça farklı olduğunu ortaya koymaktadır.

VII. UYGULAMADA MİRAS SÖZLEŞMELERİNE İLİŞKİN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1. Noter Uygulamalarındaki Farklılıklar ve Denetimsizlik

a) Sorun

Her ne kadar miras sözleşmeleri noter huzurunda düzenlenmek zorunda olsa da, noter uygulamaları arasında standart bir uygulama birliği bulunmamaktadır. Bazı noterler sadece imza atma işlemini denetlerken, içerik bilgisi verilmemekte ve tarafların iradesi gerçekten anlaşılmamaktadır.

b) Öneri

Noterler için bağlayıcı uygulama protokolleri hazırlanmalı, işlem sırasında:

  • Tarafların beyanı sözlü olarak alınmalı,
  • Sözleşme metni taraflara yüksek sesle okunmalı,
  • Tanıklara içerik hakkında bilgi verilmesi zorunlu hale getirilmelidir.

Noterlik sistemine, denetim mekanizmaları ve disiplin süreçleri entegre edilmelidir.


2. Tanıkların Ehliyeti ve Seçilme Usulündeki Belirsizlik

a) Sorun

Uygulamada bazı noterler, tanıkların sadece fiziksel varlığını yeterli saymakta, onların işlemle çıkar ilişkisi içinde olup olmadığını veya ehliyet durumlarını yeterince sorgulamamaktadır. Hatta zaman zaman noter çalışanları tanık olarak yazılmaktadır.

b) Öneri

Tanıklık yapacak kişilerin;

  • Kimlik bilgileri,
  • Akrabalık durumu,
  • Fiil ehliyetine sahip olup olmadıkları,

noter tarafından sorgulanmalı ve kayda geçirilmelidir. Tanıklık, sıradan bir imza değil, hukuki sorumluluk doğuran bir iştir. Bu nedenle tanıklık beyanları yazılı olarak alınmalı ve dosyaya eklenmelidir.


3. Eş Zamanlılık İlkesine Aykırı Uygulamalar

a) Sorun

Taraflardan biri belirli bir tarihte, diğeri başka bir tarihte aynı sözleşmeyi imzaladığında, işlem teknik olarak geçersizdir. Ancak noterler bu durumu bazen göz ardı etmekte ya da “önceki beyanın onaylandığı” gibi ifadelerle işlem geçerli sayılmaktadır.

b) Öneri

Noterlerde miras sözleşmesi için randevu sisteminde her iki tarafın aynı anda hazır bulunması zorunlu hale getirilmelidir. Noter yazılım sistemlerine, iki tarafın imza saatinin farklı olması durumunda otomatik uyarı eklenmelidir.


4. Halk Arasında Sözde Yapılan “Miras Sözleşmeleri”

a) Sorun

Halk arasında el yazısı ile yazılmış, iki şahit huzurunda imzalanmış belgeler “miras sözleşmesi” olarak kabul edilmekte ve ileri sürülmektedir. Bu belgelerin şeklen geçersiz olması, ileride ciddi hukuki sorunlara yol açmaktadır.

b) Öneri

Bu tür hukuki işlemler hakkında kamuoyunu bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmelidir. Noterler Birliği, barolar ve Adalet Bakanlığı iş birliği ile; halkı bilgilendiren broşürler, televizyon yayınları ve e-devlet rehberleri hazırlanabilir.

Ayrıca e-Noter sisteminde “miras sözleşmesi danışmanlığı” hizmeti hayata geçirilebilir.


5. Sözleşmenin Kaybolması veya Kayıt Altına Alınmaması

a) Sorun

Sözleşme noter huzurunda yapılsa bile, nüshaların kaybolması ya da ilgililerin sözleşmeden haberdar olmaması nedeniyle ölüme bağlı tasarruflar hayata geçirilememektedir.

b) Öneri

Tüm miras sözleşmeleri MERİS (Miras ve Vasiyet Bilgi Sistemi) benzeri bir elektronik sistemde merkezi olarak saklanmalıdır. Sözleşme yapıldığında tarafların bilgileri TC kimlik numaraları üzerinden e-Devlet sistemine entegre edilerek, ölüm halinde otomatik bildirim yapılmalıdır.


6. Ehliyetsizlik ve Tıbbi Denetim Eksikliği

a) Sorun

Bazı noterler, ileri yaşta ve zihinsel melekeleri zayıflamış kişilerin ayırt etme gücünü yeterince sorgulamadan işlem yapmaktadır. Bu, daha sonra davaya konu olmakta ve sözleşme iptal edilmektedir.

b) Öneri

Yaşı 70’in üzerinde olan kişilerin miras sözleşmesi yapması hâlinde, işlem öncesi psikiyatrik değerlendirme raporu zorunlu hale getirilmelidir. Ayrıca bu işlemler için adli destek uzmanları görevlendirilmeli ve işlem video ile kayda alınmalıdır.


7. Dava Aşamalarında Sözleşmenin İspatı ve Delil Sorunları

a) Sorun

Taraflar sözleşmeye dayanarak dava açtıklarında, noter belgesinin aslına ulaşılamamakta veya tanıklar bulunamamaktadır. Bu, işlemin ispatını zorlaştırmakta ve miras hakkı kaybına yol açmaktadır.

b) Öneri

  • Noter arşivlerinin dijitalleştirilmesi zorunlu hale getirilmeli,
  • Tanıkların iletişim bilgileri sistematik olarak kayıt altına alınmalıdır,
  • Her sözleşmeye özel bir delil dosyası oluşturulmalı ve saklanmalıdır.

VIII. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME: MADDE 545’İN HUKUKİ ETKİLERİ, İYİLEŞTİRME İMKANLARI VE GELECEĞE YÖNELİK TAVSİYELER

1. Madde 545’in Sistematik Önemi

Türk Medeni Kanunu’nun 545. maddesi, miras sözleşmesinin geçerliliğini yalnızca içerik yönünden değil, şekil yönünden de kesin koşullara bağlayan emredici bir düzenlemedir. Bu düzenleme, miras sözleşmesini hukuki güvenlik, öngörülebilirlik ve ispat kolaylığı ilkeleri açısından sistematik bir çerçeveye oturtmaktadır.

Özellikle miras sözleşmesinin, vasiyetnameden farklı olarak karşılıklı yükümlülükler içerebilmesi, onun şekle bağlanmasını ve bu şeklin resmi ve denetimli olmasını zorunlu kılmaktadır.


2. Mevzuatın Güçlü Yönleri

  • Hukuki Öngörülebilirlik Sağlaması: Şekil şartları sayesinde, miras sözleşmesinin geçerliliği objektif kriterlere bağlanmakta ve subjektif yorumlara açık alan daraltılmaktadır.
  • Yargı Denetimini Kolaylaştırması: Şekle bağlılık, yargı mercilerinin delillere ulaşmasını kolaylaştırmakta, uyuşmazlık çözümünde belirsizlikleri azaltmaktadır.
  • Hile ve Baskıya Karşı Koruma Sağlaması: Resmi memur ve tanıkların bulunması, tarafların zorla veya aldatılarak işlem yapmasının önüne geçilmesini amaçlamaktadır.

3. Uygulamadaki Zayıf Yönler ve Sorunlar

  • Noterlerin Yetersiz Denetimi: Noterler işlemleri sadece imza düzeyinde ele almakta, içerik beyanı ve tanık sorgulaması çoğu zaman yapılmamaktadır.
  • Eş Zamanlılık İlkesine Fiili Uyumsuzluk: Uygulamada tarafların farklı zamanlarda beyan verdikleri ancak işlem yapılabildiği görülmektedir.
  • Tanık Seçimindeki Sorumsuzluk: Menfaat ilişkisi taşıyan kişilerin tanık olarak gösterilmesi, işlemi baştan sakatlar.
  • Ehliyetsiz Kişilerin İradesinin Saptanması: Yaşlı, hastalıklı bireylerin işlemleri yeterince denetlenmediği için iptal davaları artmaktadır.
  • Toplumda Bilinç Eksikliği: Miras sözleşmesi ile vasiyetname karıştırılmakta; geçersiz ve güvenilir olmayan işlemler çoğalmaktadır.

4. Reform ve İyileştirme Önerileri

a) Noter Uygulama Kılavuzu

Miras sözleşmeleri için özel bir Noterlik Kılavuzu hazırlanmalı; işlem sırası, tanık seçimi, içerik açıklaması, okuma yükümlülüğü ve eş zamanlılık ilkesi ayrıntılı biçimde tanımlanmalıdır.

b) MERİS (Miras ve Vasiyet Bilgi Sistemi)

Tüm ölüme bağlı tasarruflar (vasiyetname, miras sözleşmesi, feragat sözleşmeleri) elektronik ortamda merkezi bir sistemde saklanmalı, taraflar ve hak sahipleri ölüm sonrası bu sisteme erişebilmelidir.

c) Tanık Havuzu Oluşturulması

Noterler, güvenilir ve bağımsız tanıkların yer aldığı resmi bir tanık listesi üzerinden işlem yapmalı; özellikle kritik işlemlerde bu havuzdan rastgele atama yapılmalıdır.

d) Yaşlı Bireyler İçin Psikiyatrik Onay Sistemi

70 yaş ve üstü bireylerin yapacağı miras sözleşmelerinde, adli psikiyatr raporu ile ayırt etme gücü teyit edilmelidir. Böylece işlemlerin iptali kolayca önlenebilir.

e) Toplum Bilinçlendirme Kampanyaları

Barolar, noter birlikleri ve Adalet Bakanlığı iş birliğinde; “miras sözleşmesi nedir, nasıl yapılır, ne değildir?” sorularına yanıt veren sade ve yaygın bilgilendirme kampanyaları başlatılmalıdır.


5. Mukayeseli Hukuktan Alınabilecek Dersler

  • Alman hukuku gibi sistemlerde tanık zorunluluğunun olmaması, notere daha fazla sorumluluk yüklemiştir. Türkiye’de de benzer bir model düşünülebilir.
  • İsviçre modeli, şekil şartlarını Türkiye’ye çok benzer biçimde uygulamaktadır; ancak uygulama denetimi açısından daha gelişmiş araçlara sahiptir.
  • Anglo-Sakson sistemlerde, şekil yerine maddi irade öne çıkarılmakta ve sözleşmenin ihlali halinde tazminat benzeri çözümler geliştirilmektedir. Bu sistemdeki “constructive trust” yaklaşımı, Türkiye’de tartışmaya açılabilir.

6. Genel Değerlendirme

Türk Medeni Kanunu’nun 545. maddesi, miras sözleşmesini yalnızca özel kişiler arasında değil, kamu düzeni açısından da önem arz eden bir işlem olarak görmektedir. Bu bakımdan şekil şartlarının bu denli sıkı düzenlenmesi anlaşılabilir bir tercihtir. Ancak uygulamadaki ihmaller ve eksiklikler, kanunun öngördüğü güvenceyi zedelemektedir.

Hukukun en temel ilkelerinden biri, kişinin ölümünden sonra iradesine saygı gösterilmesidir. Miras sözleşmesi bu iradenin karşılıklı olarak bağlayıcı hale geldiği ve kişilerin geleceğe yönelik kararlar alabildiği çok önemli bir hukuki araçtır. Ancak bu aracın güvenilir olabilmesi için, hem yasa koyucunun hem uygulayıcının hem de toplumun üzerine düşen görevler vardır.


SONUÇ CÜMLESİ

Bu çalışma, TMK m. 545’in getirdiği şekil şartlarının hukuki temelini ve uygulamadaki yansımalarını kapsamlı şekilde incelemiştir. Miras sözleşmeleri gibi ciddi sonuçlar doğuran işlemlerde yapılacak küçük bir hata bile telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, böyle bir hukuki adım atmadan önce mutlaka uzman bir hukukçudan profesyonel danışmanlık alınması gerektiği unutulmamalıdır.

Uyarı
Web sitemizdeki tüm makaleler ve içeriklerin telif hakkı Av. Yunus Emre ÖZTÜRK'e aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka mecralarda yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.
Sitemizde yer alan içerikler ile ilgili sorumluluk kabul etmemekle birlikte, makalede yer alan bilgiler ile ilgili mevzuatın ve uygulamanın değişme ihtimaline binaen konuyla ilgili tarafımızla iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir