TMK 527. Madde- Miras Sözleşmesi
“Madde 527- Mirasbırakan, miras sözleşmesiyle mirasını veya belirli malını sözleşme
yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir.
Mirasbırakan, malvarlığında eskisi gibi serbestçe tasarruf edebilir; ancak, miras
sözleşmesindeki yükümlülüğü ile bağdaşmayan ölüme bağlı tasarruflarına veya bağışlamalarına itiraz
edilebilir.”
I. Giriş
Miras hukuku, bir kimsenin ölümünden sonra malvarlığının kimlere ve nasıl intikal edeceğini belirleyen bir hukuk dalıdır. Bu bağlamda, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan düzenlemeler, mirasçılığın belirlenmesi, mirasın paylaşımı, ölüme bağlı tasarruflar, saklı pay kurumu ve benzeri pek çok meseleyi kapsar. Mirasbırakanın ölümünden sonra malvarlığı üzerindeki iradesini açıklaması iki yolla gerçekleşebilir: vasiyetname ve miras sözleşmesi.
Vasiyetname tek taraflı bir hukuki işlem iken, miras sözleşmesi karşılıklı irade beyanlarına dayanan iki taraflı bir hukuki işlemdir. Bu nedenle miras sözleşmesi, sadece mirasbırakanın değil, aynı zamanda diğer tarafın da hak ve yükümlülük doğuracak şekilde hukuki bağlayıcılık taşır. İşte Türk Medeni Kanunu’nun 527. maddesi, mirasbırakanın miras sözleşmesi yoluyla bir yükümlülük altına girmesine olanak tanıyan çok önemli bir düzenlemedir.
II. TMK Madde 527’nin Metinsel ve Sistematik İncelemesi
A. Kanun Metni
Türk Medeni Kanunu’nun 527. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:
“Mirasbırakan, miras sözleşmesiyle mirasını veya belirli malını sözleşme yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir.
Mirasbırakan, malvarlığında eskisi gibi serbestçe tasarruf edebilir; ancak, miras sözleşmesindeki yükümlülüğü ile bağdaşmayan ölüme bağlı tasarruflarına veya bağışlamalarına itiraz edilebilir.”
B. Sistematik Yeri
TMK m.527, Türk Medeni Kanunu’nun Üçüncü Kitabı olan “Miras Hukuku” kitabında, “Ölüme Bağlı Tasarruflar” başlığı altında yer alan “Miras Sözleşmesi” hükümleri arasında düzenlenmiştir. Miras sözleşmesinin hukuki altyapısını ve sınırlarını belirlemesi açısından temel nitelikte bir hüküm olduğu söylenebilir.
C. Hükmün Amacı
Bu hükümle birlikte mirasbırakanın ölümünden sonra hüküm doğuracak şekilde malvarlığını tasarruf etmesine dair bir sözleşme yapması ve bu sözleşmeyle bağlı kılınması sağlanmıştır. Böylece hem mirasbırakanın iradesine saygı gösterilmekte hem de sözleşme ile hak kazanan kişilerin hukuki güvenliği teminat altına alınmaktadır.
III. Miras Sözleşmesinin Tanımı, Unsurları ve Hukuki Niteliği
A. Tanım
Miras sözleşmesi, mirasbırakan ile bir veya birden fazla kişi arasında yapılan ve taraflara ölüm sonrasına ilişkin hak ve borçlar yükleyen iki taraflı bir sözleşmedir. Bu sözleşme ile mirasbırakan, belirli mallarını veya tüm mirasını sözleşme yaptığı kişiye veya bir üçüncü şahsa bırakmayı taahhüt eder.
B. Unsurları
- İki Taraflı Olması: Vasiyetnamenin aksine, miras sözleşmesi çift taraflı bir hukuki işlem olup karşılıklı irade beyanı gerektirir.
- Ölüme Bağlı Tasarruf İçermesi: Sözleşme ancak mirasbırakanın ölümü ile hüküm doğurur.
- Resmî Şekil Şartına Tabi Olması: Miras sözleşmeleri, vasiyetnamelerde olduğu gibi noter huzurunda ve tanıklar önünde yapılmalıdır.
- Bağlayıcılık ve Geri Alınamazlık: Miras sözleşmesi, tarafların iradesi dışında tek taraflı olarak geri alınamaz.
C. Hukuki Niteliği
Miras sözleşmesi, karma bir hukuki yapı arz eder. Hem borçlar hukukunun sözleşme teorisine hem de miras hukukunun ölüme bağlı tasarruflar rejimine tabidir. Bu özelliği, onu miras hukuku içinde özel bir yere koyar.
IV. TMK m.527 Kapsamında Yükümlülük Altına Girme
A. Yükümlülüğün Mahiyeti
TMK m.527 ile mirasbırakan, malvarlığını veya belirli bir malını sözleşme yaptığı kişi ya da üçüncü kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir. Burada dikkat edilmesi gereken temel husus, bu yükümlülüğün bağlayıcı ve ileriye etkili bir mahiyet taşımasıdır. Sözleşmede öngörülen yükümlülükler, mirasbırakanın tek taraflı olarak değiştiremeyeceği nitelikte olup, belirli şekil şartlarına bağlıdır.
B. Yükümlülüğün Konusu
Miras sözleşmesi ile yüklenilen yükümlülük, hem tüm mirası kapsayabilir hem de sadece belirli bir malvarlığı unsuru üzerinde yoğunlaşabilir. Örneğin:
- Bir taşınmazın sözleşme tarafına bırakılması,
- Belirli bir para miktarının vasiyet edilmesi,
- Bir işyerinin devri gibi.
C. Üçüncü Kişi Lehine Yükümlülük
Madde hükmü gereği mirasbırakan, sözleşme yaptığı kişi lehine olduğu kadar üçüncü bir şahıs lehine de yükümlülük altına girebilir. Bu yönüyle, miras sözleşmesi bir stipulatio alteri (üçüncü kişi yararına sözleşme) özelliği taşır. Üçüncü kişi, mirasbırakanın ölümüyle birlikte doğrudan hak sahibi olabilir.
V. Tasarruf Serbestîsi ve Sınırları
A. Malvarlığı Üzerinde Serbest Tasarruf Hakkı
TMK m.527, mirasbırakana sağlığında malvarlığı üzerinde serbestçe tasarrufta bulunma hakkını tanımaktadır. Bu kural, özel mülkiyet hakkının bir tezahürü olarak görülmelidir. Ancak bu serbesti mutlak değildir.
B. Miras Sözleşmesine Aykırı İşlemler
Mirasbırakan, sözleşmeye aykırı olarak gerçekleştirdiği ölüme bağlı tasarruflar (örneğin yeni bir vasiyetname) ya da sağlığında yaptığı bağışlamalar (örneğin taşınmaz bağışı), sözleşme ile hak kazanan kişiler tarafından dava konusu edilebilir. Burada söz konusu olan “itiraz hakkı”, bir iptal davası veya tenkis davası şeklinde ileri sürülebilir.
C. Sözleşmeye Aykırı Tasarrufların Geçersizliği
Mirasbırakanın miras sözleşmesine aykırı işlemleri, ilgili taraflarca dava açılması halinde geçersiz sayılabilir. Bu bağlamda:
- Sözleşmeye Aykırı Vasiyetnameler: Yeni vasiyetnamenin iptali talep edilebilir.
- Sözleşmeye Aykırı Bağışlamalar: Tasarrufun geri alınması veya tazminat davası gündeme gelebilir.
VI. Yargıtay Kararları Işığında Uygulama
A. Yargıtay 1. HD E.2020/2463 K.2021/897 Kararı
Bu kararda Yargıtay, miras sözleşmesi ile belirli bir taşınmazın taraflardan birine bırakılmasına karar verildiğini, ancak mirasbırakanın bu taşınmazı sağlığında bir başkasına bağışladığını belirtmiş ve bağışın miras sözleşmesine aykırılığı nedeniyle geçersizliğine karar vermiştir.
B. Yargıtay 3. HD E.2018/7631 K.2019/12674 Kararı
Yargıtay, sözleşmeye konu edilen malvarlığı unsurunun mirasbırakan tarafından başka bir kişiye devredilmesinin “sözleşmeye aykırı tasarruf” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve üçüncü kişinin kötüniyetli olduğunu ortaya koyan bulgular nedeniyle tasarrufu geçersiz saymıştır.
VII. Miras Sözleşmesinin İptali ve Feshi
A. Ortak İrade ile Fesih
Taraflar birlikte noter huzurunda düzenlenecek yeni bir sözleşmeyle mevcut miras sözleşmesini feshedebilir. Bu işlem de resmi şekilde yapılmalıdır.
B. Tek Taraflı Fesih İmkanları
TMK m.531 ve devamı maddelerinde, miras sözleşmesinin bazı şartlarda tek taraflı feshi mümkündür. Ancak bu, ancak ağır haklı nedenlerin varlığı halinde ve mahkeme kararıyla mümkündür.
VIII. Karşılaştırmalı Hukukta Uygulama
A. İsviçre Hukuku
Türk Medeni Kanunu’nun miras hükümleri, İsviçre Medeni Kanunu’ndan büyük oranda alınmıştır. İsviçre’de de miras sözleşmesi mümkündür ve benzer şekilde sözleşmeye aykırı tasarruflar iptale konu olabilir.
B. Alman Hukuku
Alman Medeni Kanunu (BGB), miras sözleşmesini ayrıntılı şekilde düzenlemektedir. BGB’de miras sözleşmesine aykırı işlemlerin geçersizliği daha açık kurallarla sınırlandırılmış ve mirasbırakanın tasarruf serbestîsine sıkı denetim getirilmiştir.
IX. Sonuç ve Değerlendirme
TMK Madde 527, miras sözleşmesinin bağlayıcılığını ve mirasbırakanın malvarlığı üzerindeki tasarruf özgürlüğü arasında hassas bir denge kurar. Mirasbırakanın sağlığında serbestçe tasarruf hakkı olduğu kabul edilmekle birlikte, sözleşme ile üstlenilen yükümlülüğe aykırı işlemler geçersiz sayılabilir. Bu yönüyle hüküm, hem mirasbırakanın iradesini hem de karşı tarafın kazanılmış haklarını korumayı amaçlamaktadır.
Uygulamada, miras sözleşmelerinin dikkatle ve uzman hukuki danışmanlık alınarak düzenlenmesi, ileride doğabilecek hukuki ihtilafların önüne geçmek açısından elzemdir. Zira şekil şartlarına uyulmaması, sözleşmeye aykırı tasarruflar veya hakların ihlali halinde, uzun süren yargı süreçleri kaçınılmaz hale gelebilmektedir.
Uyarı: Miras sözleşmeleri gibi ölüme bağlı tasarruf içeren işlemler, hem şekil hem de içerik açısından hukuki uzmanlık gerektiren nitelikte işlemlerdir. Geri döndürülemez zararların doğmaması adına, bu tür işlemlerin mutlaka uzman bir hukukçunun rehberliğinde yapılması tavsiye olunur.