Av. Yunus Emre ÖZTÜRK

TMK 517. Madde- Belirli Mal Bırakma

“Madde 517- Mirasbırakan, bir kimseye onu mirasçı atamaksızın belirli bir mal bırakma
yoluyla kazandırmada bulunabilir.
Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarrufla bir kimseye terekedeki bir malın mülkiyetinin
veya terekenin tamamı ya da bir kısmı üzerinde intifa hakkının kazandırılmasına yönelik
olabileceği gibi; bir kimse lehine tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesinin, bir
iradın bağlanmasının veya bir kimsenin bir borçtan kurtarılmasının, mirasçılar veya belirli mal
bırakılanlara yükletilmesi suretiyle de olabilir.
Bırakılan belirli mal terekede bulunmadığı takdirde, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça,
ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olanlar borçtan kurtulurlar.”

1. GİRİŞ

Miras hukuku, bireylerin yaşamları boyunca edindikleri malvarlıklarının, ölümden sonraki akıbetini düzenleyen ve özel hukukun en teknik, aynı zamanda en duygusal yönü olan dallarından biridir. Ölüm gibi kaçınılmaz bir hakikatin ardından yaşanacak hak iddialarını, malvarlığı paylaşımını ve hukuki belirliliği sağlamak adına düzenlenen hükümler, kişisel iradeye dayalı özgürlüklerle kamusal düzenin çelişmeyen dengesini kurmak zorundadır. Bu bağlamda, Türk Medeni Kanunu’nun 517. maddesi, bireyin ölümünden sonra malvarlığına yönelik iradesinin en özelleşmiş biçimlerinden birine, yani belirli bir malı bir kimseye bırakma hakkına hukuki zemin sunmaktadır.

Belirli mal bırakma, mirasbırakanın bir kimseyi mirasçı atamaksızın, terekesinden belirli bir malı veya hakkı ona kazandırmayı hedeflediği, ölüme bağlı bir tasarruf biçimidir. Bu kurum, hem malvarlığı planlaması hem de miras bırakanın kişisel iradesine duyulan saygı açısından oldukça önemlidir. Hukuken bir vasiyet türü olan bu tasarruf, mirasbırakanın ölümüyle birlikte hüküm doğurur ve mirasçılar veya tereke temsilcileri açısından bir yükümlülük doğurur.

Türk Medeni Kanunu’nun 517. maddesi, bu tasarruf biçimini ayrıntılı şekilde düzenlemiş olup, lehtara mülkiyet hakkı, intifa hakkı ya da diğer edimler kazandırılmasını mümkün kılmıştır. Hüküm, belirli malın terekede bulunmaması hâlinde yükümlülerin sorumluluktan kurtulacağını da ayrıca öngörmektedir.

Bu makalede, belirli mal bırakma kurumu ayrıntılı bir şekilde incelenecek; kavramsal temellerinden hukuki niteliğine, tasarrufun sonuçlarından geçerlilik şartlarına, öğretideki görüş farklılıklarından Yargıtay içtihatlarına ve karşılaştırmalı hukuk yaklaşımlarına kadar birçok başlık altında sistematik biçimde ele alınacaktır.


2. BELİRLİ MAL BIRAKMA KAVRAMI

2.1. Tanım ve Temel Unsurlar

Belirli mal bırakma (muayyen mal vasiyeti), ölüme bağlı bir tasarrufla, mirasbırakanın, belirli bir kimseye tereke üzerinde doğrudan bir ayni hak (mülkiyet, intifa vb.) veya dolaylı bir edim kazandırdığı bir hukuki işlemdir. Tanımın detaylarına bakıldığında, bu tasarruf şu unsurları içermektedir:

  • Mirasbırakanın ölümüyle hüküm doğuran bir irade beyanı olmalıdır.
  • Bir kimse lehine yapılmalıdır. Bu kişi mirasçı değil, lehtardır.
  • Tasarruf belirli olmalıdır. Terekede yer alan açıkça tanımlanabilir bir mal, hak veya yükümlülük söz konusu olmalıdır.
  • Mirasçılık sıfatı kazandırmamalıdır. Belirli mal bırakma ile kişi yasal veya atanmış mirasçı değil, vasiyet alacaklısı olur.

2.2. Tanımın Sınırları

Her ne kadar “belirli mal” ifadesi kullanılsa da bu kavram sadece maddi bir eşyayı kapsamaz. Örneğin:

  • Mirasbırakan, lehtar lehine bir araziyi bırakabilir.
  • Lehtarın eğitim masraflarının karşılanmasını isteyebilir (edim vasiyeti).
  • Bir alacaklının borcunu affedebilir.
  • Lehtara aylık gelir bağlayabilir (irad vasiyeti).

Dolayısıyla, belirli mal bırakma, hem ayni hem şahsi haklara konu olabilecek nitelikte geniş bir tasarruf alanını kapsamaktadır.


3. HUKUKİ NİTELİK

3.1. Vasiyetname Niteliği

Belirli mal bırakma, ölüme bağlı bir tasarruf türü olarak ancak vasiyetname yoluyla gerçekleştirilebilir. Bu nedenle:

  • Yazılı vasiyetname,
  • Resmi vasiyetname,
  • Sözlü vasiyetname

şekillerinden biriyle yapılması gerekir. Geçerli bir belirli mal bırakma tasarrufunun varlığı için kanunda öngörülen şekil şartlarının eksiksiz yerine getirilmesi zorunludur.

3.2. Borç Doğurucu Nitelik

Belirli mal bırakma, mirasbırakanın doğrudan mal devrini gerçekleştirmediği, ancak mirasçılar veya tereke temsilcileri aracılığıyla bu devrin sağlanmasını emrettiği bir vasiyet biçimidir. Bu yönüyle doğrudan değil, dolaylı bir ayni hak kazandırma içerir. Lehtar doğrudan mülkiyet hakkı kazanmaz, fakat bu hakkı mirasçılardan talep etme yetkisine sahip olur.


4. BELİRLİ MAL BIRAKMA TÜRLERİ

4.1. Ayni Hak Devri

Bu en sık karşılaşılan türdür. Mirasbırakan, bir taşınmazı ya da taşınırı doğrudan bir kişiye bırakır. Örnek: “İstanbul’daki dairem Ali’ye kalsın.”

4.2. İntifa Hakkı Tanınması

Mülkiyet hakkı değil, yararlanma hakkı tanınır. Örnek: “Ankara’daki evimin intifa hakkı, sağ olduğu sürece Ayşe’ye ait olacaktır.”

4.3. Borçtan Kurtarma

Lehtar, borçlu olduğu bir alacaklıya karşı borçtan kurtarılır. Mirasbırakan bu borcu kendisi üstlenmiş olur.

4.4. Edim Vasiyeti

Lehtar lehine bir edimin yerine getirilmesi istenir. Örnek: “Torunumun üniversite masraflarının tamamı terekemden karşılanacaktır.”

4.5. İrad Bağlama

Lehtara belli bir süreyle ya da ömür boyu maaş, kira gibi düzenli ödeme yapılması vasiyet edilir. Bu tür vasiyetler, genellikle sosyal dayanışma amacı taşır.

5. TEREKEDE MALIN BULUNMAMASI HALİNDE HUKUKİ DURUM

5.1. TMK m. 517/3 Hükmünün Yorumu Türk Medeni Kanunu’nun 517. maddesinin üçüncü fıkrası, belirli mal bırakma tasarrufunun konusunu oluşturan malın terekede mevcut olmaması hâlinde uygulanacak hükmü ortaya koyar. Hükme göre, vasiyet edilen mal terekede yoksa ve mirasbırakanın iradesinden bu malın her hâlükârda verilmesi gerektiği anlaşılmıyorsa, yükümlüler borçtan kurtulurlar.

5.2. İrade Yorumunun Önemi Kanun lafzı, “tasarruftan aksi anlaşılmadıkça” ifadesiyle, mirasbırakanın açık ya da örtülü iradesinin varlığını önemser. Eğer mirasbırakan, vasiyet edilen malın değerinin dahi lehtara verilmesini istemişse, bu durumda mal terekede bulunmasa bile mirasçılar para olarak karşılığını vermekle yükümlüdür. Aksi hâlde, borç ortadan kalkar.

5.3. Mirasçıların ve Vasiyet Temsilcilerinin Sorumluluğu Vasiyetin ifasıyla yükümlü kişiler, yani mirasçılar veya atanmış vasiyet temsilcileri, vasiyetin ifasını sağlamakla yükümlüdür. Malın mevcut olması hâlinde aynen, aksi hâlde bedeliyle ifa gerekir. Mal mevcut değil ve mirasbırakanın iradesi aksi yönde değilse, bu durumda ifa yükümlülüğü sona erer.

5.4. Tazminat Talepleri ve Borçtan Kurtulma Lehtarın vasiyet edilen mala ulaşamaması durumunda, tazminat talebi de ancak mirasbırakanın iradesinin bu yönde olması hâlinde mümkün olur. Aksi takdirde, lehtar yalnızca vasiyet edilen malı alamamış olur ve hukuken herhangi bir alacak hakkı ileri süremez.

6. YARGITAY UYGULAMASINDA BELİRLİ MAL BIRAKMA

6.1. Yargıtay Kararlarında Kavramsal Ayrım Yargıtay, muayyen mal vasiyeti ile mirasçı atama arasındaki ayrımı titizlikle yapmaktadır. Özellikle taşınmazlar söz konusu olduğunda, söz konusu vasiyetin muayyen mal bırakma mı yoksa mirasçı atama mı olduğuna ilişkin değerlendirmeler, tasarrufun dilinden ve bağlamından çıkarılmaktadır.

6.2. Terekede Malın Bulunmaması Kararları Yargıtay kararlarında, vasiyet edilen malın terekede bulunmaması durumlarında, mirasçının sorumlu olmayacağı ilkesi sıkça vurgulanmaktadır. Ancak bu değerlendirme yapılırken vasiyetnamenin bütünü yorumlanmakta, mirasbırakanın maksadı tespit edilmeye çalışılmaktadır.

6.3. İntifa ve Gelir Hakkına Dair Vasiyetler Uygulamada sıkça karşılaşılan bir diğer konu, mirasbırakanın intifa hakkı veya gelir hakkı tanıdığı vasiyetlerdir. Yargıtay, bu tür vasiyetleri, belirli mal bırakma kapsamında değerlendirerek, lehtarın bu haklardan fiilen yararlandırılması gerektiğini kabul etmektedir.

6.4. Belirli Mal Vasiyeti mi Mirasçı Atama mı? Yargıtay, vasiyetin konusunun terekenin tamamı ya da oranlı bir kısmı olup olmadığını özellikle dikkate almakta ve bu durumda mirasçılık mı, yoksa vasiyet alacaklılığı mı olduğu konusunda yorum yapmaktadır. Bu, lehtarın haklarının niteliğini de belirlemektedir.

7. ÖĞRETİDE GÖRÜŞLER VE TARTIŞMALI HUSUSLAR

7.1. Ayni Etki Tartışmaları Bazı görüşler, vasiyet edilen malın doğrudan lehtara geçmesini savunmakta, yani vasiyetin ayni hak kazandırıcı etki doğurduğunu ileri sürmektedir. Ancak hâkim görüş, vasiyetin yalnızca alacak hakkı doğurduğu ve ayni sonucun ifa ile gerçekleşeceği yönündedir.

7.2. Vasiyet Alacaklısının Konumu Öğretide vasiyet alacaklısının hak ve yetkileri tartışılmış; bazı yazarlar alacaklının korunması için terekeden öncelikli ödeme yapılması gerektiğini savunmuş, bazıları ise mirasçıların takdir yetkisine daha fazla ağırlık verilmesini öne sürmüştür.

7.3. Lehtarın Reddi Lehtarın, vasiyet edilen hakkı reddetmesi mümkündür. Bu durumda vasiyet hükümsüz olur. Ancak kısmi reddin etkisi, vasiyetin türüne ve içeriğine göre değişmektedir.

7.4. Saklı Pay Etkisi ve Denkleştirme Saklı paya zarar veren belirli mal bırakmalar tenkise tabidir. Ayrıca mirasbırakanın sağlığında yaptığı kazandırmalar ile vasiyetname yoluyla yapılanların denkleştirilmesi, mirasın adil paylaşımı açısından önemlidir.

8. KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA MUAYYEN MAL VASİYETİ

8.1. Alman Hukuku Alman Medeni Kanunu (BGB), muayyen mal vasiyetini ayrıntılı biçimde düzenlemiş ve lehtarın ifa isteme hakkını açıkça tanımıştır. Ayrıca, malın terekede bulunmaması hâlinde farklı düzenlemeler öngörülmüştür.

8.2. İsviçre Hukuku İsviçre Medeni Kanunu, Türk Medeni Kanunu’na benzer biçimde muayyen mal vasiyetine yer verir. Uygulamada terekede olmayan mallar için iyi niyetli çözümler geliştirilmiştir.

8.3. Fransız ve Anglo-Amerikan Hukuku Fransız hukukunda vasiyetler, “leg universel”, “leg à titre universel” ve “leg particulier” olarak üçlü ayrım içerir. Anglo-Amerikan hukukunda ise lehtarın “devise” veya “bequest” türündeki kazanımları belirlenir ve “ademption” (vasiyetin ifa edilememesi) prensibi geçerlidir.

8.4. Etkiler Bu farklı sistemlerdeki çözüm yolları, Türk hukukunun gelişimi için kıymetli karşılaştırmalı hukuk materyalleri sunmaktadır.

9. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Belirli mal bırakma, Türk Medeni Kanunu’nun 517. maddesinde düzenlenen, mirasbırakanın iradesine dayanan ve ölüme bağlı tasarruflarla şekillenen önemli bir kurumdur. Mirasçıya oranla daha sınırlı ancak daha hedeflenmiş bir kazanım sağlayan bu tasarruf biçimi, özellikle bireyin malvarlığını hayattayken planlamak istemesi durumlarında etkili bir araç olarak öne çıkar. Öğretide ve uygulamada dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, mirasbırakanın iradesinin doğru yorumlanmasıdır. Yargıtay kararları ve doktrindeki görüşler bu noktada yol gösterici olmaktadır. Ayrıca, belirli mal bırakma işlemlerinde saklı paylara saygı gösterilmesi, vasiyetin geçerli biçimde düzenlenmesi ve lehtarların hukuki statülerinin doğru belirlenmesi büyük önem arz etmektedir.

UYARI: Miras hukuku son derece teknik ve karmaşık bir alandır. Belirli mal bırakma gibi ölüme bağlı tasarruflarda yapılacak hatalar geri dönüşü olmayacak zararlara neden olabilir. Bu nedenle, bu alanda mutlaka uzman bir hukukçudan profesyonel destek alınması önem arz etmektedir.

Uyarı
Web sitemizdeki tüm makaleler ve içeriklerin telif hakkı Av. Yunus Emre ÖZTÜRK'e aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka mecralarda yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.
Sitemizde yer alan içerikler ile ilgili sorumluluk kabul etmemekle birlikte, makalede yer alan bilgiler ile ilgili mevzuatın ve uygulamanın değişme ihtimaline binaen konuyla ilgili tarafımızla iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir