TMK 743. Madde- Fazla Suyun Akıtılması
Madde 743- Bir arazinin suyu öteden beri alt taraftaki araziye doğal bir şekilde akmakta
ise, alt taraftaki arazi maliki, üst taraftaki araziden fazla suyun boşaltılması sırasında da bu suları
tazminat isteme hakkı olmaksızın kabul etmek zorundadır.
Alt taraftaki arazi maliki boşaltma dolayısıyla akan sulardan zarar görmekte ise, gideri
üstteki arazi malikine ait olmak üzere, kendi arazisinde yapılacak mecrayla suyun akıtılmasını
isteyebilir.
Bataklıkların kurutulması hakkındaki özel kanun hükümleri saklıdır.”
I. Giriş
Taşınmaz mülkiyetine ilişkin düzenlemeler sadece maliklerin bireysel hak ve özgürlüklerini değil, aynı zamanda toplumun huzuru, kırsal hayatın sürdürülebilirliği ve komşular arası uyumu hedefler. Türk Medeni Kanunu’nun 743. maddesi, bu bağlamda, tabii su akışına ve suyun boşaltılmasına ilişkin önemli bir düzenleme getirir. Madde, hem yukarıdaki araziden aşağıdaki araziye doğru olan doğal eğim ve su hareketlerini dikkate almakta hem de bu hareketin taraflar arasında doğurduğu yükümlülükleri düzenlemektedir.
Bu makalede, TMK m. 743 hükmü hem dogmatik hem uygulamaya dönük yönleriyle ele alınacak; su akışına ilişkin klasik doktrinsel görüşler, mülkiyet hakkına müdahale, zarardan doğan dengeleme ilkeleri ve komşuluk hukukuna dayalı tahammül yükümlülüğü birlikte değerlendirilecektir.
II. Hükmün Metni ve Sistematik Konumu
A. Madde Metni
TMK m. 743 – “Bir arazinin suyu öteden beri alt taraftaki araziye doğal bir şekilde akmakta ise, alt taraftaki arazi maliki, üst taraftaki araziden fazla suyun boşaltılması sırasında da bu suları tazminat isteme hakkı olmaksızın kabul etmek zorundadır.
Alt taraftaki arazi maliki boşaltma dolayısıyla akan sulardan zarar görmekte ise, gideri üstteki arazi malikine ait olmak üzere, kendi arazisinde yapılacak mecrayla suyun akıtılmasını isteyebilir.
Bataklıkların kurutulması hakkındaki özel kanun hükümleri saklıdır.”
B. Maddî Hukuk İçerisindeki Yeri
Bu hüküm, komşuluk hukukuna ilişkin özel düzenlemeler içinde yer almakta ve taşınmazlar arasındaki su kaynaklı doğal ilişkiyi düzenlemektedir. TMK m. 742 ile başlayan su ilişkileri ve akış düzenlemeleri, 743. maddeyle daha dinamik bir boyuta taşınmakta ve belirli şartlar altında zarara uğrayan alt malik lehine çözümler sunulmaktadır.
III. Maddede Geçen Temel Kavramlar
A. “Öteden Beri Akan Su” Kavramı
“Öteden beri” ibaresiyle kasıt, suyun doğal bir eğimle, insan eliyle müdahale olmadan akmasının sürekli bir biçimde gerçekleşmesidir. Yani bu su akışı;
- Yağmur sularından oluşan yüzeysel akışlar,
- Kar sularının erimesiyle oluşan mevsimsel akışlar,
- Kaynak sularının yeraltından sızması sonucu yüzeye ulaşan doğal akıntılar olabilir.
Bu suyun doğal olması, insan müdahalesiyle yön verilmemiş olması gerekir. Sulama, drenaj, kanal açma, boru döşeme gibi faaliyetlerle yön verilmiş sular bu kapsamda değerlendirilemez.
B. “Tazminatsız Katlanma” İlkesi
Hükmün ana omurgasını oluşturan bu ilke, komşuluk hukukuna özgü bir denge anlayışına dayanmaktadır. Üstteki araziden doğal yollarla gelen sulara alt malik katlanmakla yükümlüdür, bu katlanma neticesinde oluşan zararlar için ise üst malike tazminat talebinde bulunamaz.
Bu düzenleme, kanun koyucunun doğal coğrafi eğimi ve yerel ihtiyaçları dikkate alarak taraflar arasında belirli bir tahammül sınırı çizdiğini gösterir. Ancak bu yükümlülük mutlak değildir. İkinci fıkrada belirtilen şartlar oluştuğunda, zarar gören taraf bakımından koruma mekanizmaları da öngörülmüştür.
IV. Hükmün Uygulama Alanları ve Sınırları
A. Uygulama Şartları
TMK m. 743 hükmü ancak aşağıdaki şartlar birlikte gerçekleştiğinde uygulanabilir:
- İki komşu taşınmaz bulunmalıdır.
- Üst taşınmazdan alt taşınmaza doğru doğal bir su akışı mevcut olmalıdır.
- Bu akış öteden beri devam etmeli, yeni yaratılmamış olmalıdır.
- Alt malik, bu akıştan doğan zarara rağmen tazminat isteyemez.
- Ancak, zarar oluşursa mecra talep edebilir.
B. Hükmün Uygulanamayacağı Durumlar
Aşağıdaki durumlarda TMK m. 743 uygulanmaz:
- Su akışı yapay müdahale ile oluşturulmuşsa (örneğin kanal kazma, tahliye borusu döşeme),
- Suya atık, kimyasal, gübre vs. karıştırılmışsa,
- Akan su alt taşınmazda tarımsal verimi yok edecek düzeyde zarar yaratıyorsa,
- Su birikintisi oluşturacak şekilde yönlendirilmişse (örneğin gölet oluşturup taşırma),
bu hallerde TMK m. 730 veya BK m. 49 gibi zarar sorumluluğuna dayanan hükümler uygulanabilir.
V. Alt Malik Lehine Düzenlemeler
A. Zarar Durumunda Mecra Talebi
Alt malik, suyun boşaltılması sonucu zarara uğruyorsa, üst malikin giderini karşılaması koşuluyla, kendi taşınmazında bir mecra yapılmasını talep edebilir. Bu talep:
- Sulama hendekleri,
- Boru hatları,
- Açık kanallar gibi yöntemlerle karşılanabilir.
Bu mecra, üst malikin lehine kurulur ancak malik, kullanma hakkını elde ederken masraf yükümlülüğünü de taşır.
B. Bu Talebin Niteliği
Bu talep, klasik bir “irtifak hakkı” oluşturmaz. Ancak bir tür kanuni dayanaktan doğan geçici düzenleme niteliği taşır. Mahkeme kararıyla veya tarafların anlaşmasıyla uygulama sahası bulur.
VI. Bataklıkların Kurutulmasına İlişkin Özel Mevzuatın Saklılığı
Maddenin son fıkrasında açıkça “Bataklıkların kurutulmasına ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır” denmek suretiyle bu konuya genel mülkiyet hükümleriyle değil, özel planlamalarla yaklaşılması gerektiği belirtilmiştir. Bu konuda geçerli olan düzenlemeler şunlardır:
- 6200 sayılı Devlet Su İşleri Kanunu,
- 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun,
- 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu,
- İlgili yönetmelikler ve yerel idarelerin proje uygulamaları.
Bu kapsamda, bataklık alanlarının ıslahı, drenaj planlaması, tarımsal üretime açılması gibi işlemler, mülkiyet hukukunun ötesinde teknik ve çevresel boyutlar içermektedir.
VII. Doktrindeki Görüşler ve Değerlendirme
A. Tahammül Sınırları ve Aşılması
Komşuluk hukukuna dayalı katlanma yükümlülüğü, hoşgörü sınırlarında kalmak zorundadır. Aksi takdirde TMK m. 2 gereği hakkın kötüye kullanılması gündeme gelir.
- Eğer üst malik, fazla suyu özellikle alt taşınmaza zarar verecek şekilde tahliye ediyorsa,
- Bilinçli olarak alt taşınmazda tahribat oluşmasına sebep oluyorsa,
- Zararı bertaraf edecek önlemleri almıyorsa,
alt malik, zararın giderilmesi ve önlenmesi amacıyla hukukî koruma talep edebilir.
B. Yargısal Müdahale Biçimleri
Alt malik aşağıdaki yollara başvurabilir:
- Sulh Hukuk Mahkemesi’nden tespit ve tedbir talebi,
- Asliye Hukuk Mahkemesi’nden zararın giderimi veya durumun eski hale getirilmesi davası,
- İdareye başvurarak drenaj projelerinin devreye sokulması.
VIII. Sonuç ve Değerlendirme
TMK m. 743, Türk komşuluk hukukunun doğal akış ve coğrafi ilişkilere saygı temelli düzenlemelerinden biri olup, arazi maliklerinin su ilişkileri karşısındaki hak ve yükümlülüklerini açık biçimde düzenlemektedir. Her ne kadar alt malik, üst taşınmazdan gelen doğal su akışına katlanmak zorunda olsa da, bu yükümlülük sınırlandırılmıştır. Su akışının zarara dönüşmesi, kullanımın hakkaniyeti aşması veya hakkın kötüye kullanılması durumlarında hukukî koruma mümkündür.
Bu madde, özellikle kırsal bölgelerde, tarımsal faaliyetlerin yoğun olduğu yerlerde ve doğal eğimin belirleyici olduğu arazilerde uygulama alanı bulur. Uyuşmazlıkların çözümünde, suyun kaynağı, akış biçimi, süresi ve verdiği zarar somut olarak tespit edilmeli, çözümün hem teknik hem de hukukî boyutu birlikte değerlendirilmelidir.
Uyarı: Bu makale, genel hukukî bilgi sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Her somut uyuşmazlık kendi özelinde değerlendirilmelidir. Bu nedenle, uygulamaya geçmeden önce bir hukuk uzmanından danışmanlık alınması şiddetle tavsiye edilir.