TMK 742. Madde- Doğal Olarak Akan Su
“Madde 742- Taşınmaz maliki, üst taraftaki araziden kendi arazisine doğal olarak akan
suların ve özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak sularının akışına katlanmak zorundadır.
Komşulardan hiçbiri bu suların akışını diğerinin zararına değiştiremez.
Üstteki arazi maliki, alt taraftaki taşınmaza gerekli olan suyu, ancak kendi taşınmazı için
zorunlu olduğu ölçüde tutabilir.”
I. Giriş
Toprak mülkiyetinin sınırları yalnızca tapu kayıtlarıyla belirlenen soyut çizgilerle değil; aynı zamanda doğanın sunduğu coğrafi, hidrolojik ve fiziksel şartlarla da şekillenmektedir. Bu bağlamda, taşınmazlar arasındaki su akışı, özellikle eğimli arazilerde yaşayan taşınmaz maliklerinin karşı karşıya kaldığı ortak bir sorundur. Su, yerçekimi ve doğal topografik yapı gereği yüksekten alçağa akar. Bu doğa yasası, hukukun da göz ardı edemeyeceği bir gerçekliktir. İşte bu nedenle, Türk Medeni Kanunu’nun 742. maddesiyle taşınmaz maliklerine suyun doğal akışı bağlamında çeşitli yükümlülükler ve sınırlar getirilmiştir.
Bu makalede TMK m. 742 hükmünün detaylı analizi yapılacak, ilgili kavramlar açıklanacak, uygulamadan örnekler verilecek, komşuluk hukuku ile olan ilişkisi değerlendirilecek ve son olarak maddeye dair teorik ve pratik yorumlar tartışılacaktır.
II. Yasal Dayanak ve Hükmün Açıklaması
1. Madde Metni
TMK m. 742:
“Taşınmaz maliki, üst taraftaki araziden kendi arazisine doğal olarak akan suların ve özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak sularının akışına katlanmak zorundadır.
Komşulardan hiçbiri bu suların akışını diğerinin zararına değiştiremez.
Üstteki arazi maliki, alt taraftaki taşınmaza gerekli olan suyu, ancak kendi taşınmazı için zorunlu olduğu ölçüde tutabilir.”
2. Hükmün Üç Ana Prensibi
Bu düzenleme üç temel prensibe dayanmaktadır:
- Alt malik, yukarı araziden gelen doğal su akışına katlanmak zorundadır.
- Taraflardan hiçbiri suyun doğal akışını diğerinin zararına olacak şekilde değiştiremez.
- Üst malik, yalnızca kendi ihtiyaçları doğrultusunda suyu tutabilir; ihtiyaç dışı tutma yasaktır.
III. Kavramsal ve Teknik Çerçeve
1. Doğal Akış Kavramı
TMK m. 742 kapsamında korunan su akışı yalnızca doğal yollarla gerçekleşen akışlardır. Bu bağlamda, “doğal akış”;
- Yağmur ve kar suları,
- Kaynaktan çıkan ve henüz müdahale edilmemiş (tutulmamış) kaynak suları,
- Erozyonla akan toprak suları gibi sular için geçerlidir.
Buradaki temel unsur, akışın insan müdahalesi olmadan, doğa şartlarıyla oluşmuş olmasıdır.
2. Tutulmamış Su Kavramı
Tutulmamış su, henüz kanalize edilmemiş, boruya alınmamış veya baraj, set, kanal gibi yapay sistemlerle yönlendirilmemiş olan doğal su kaynaklarını ifade eder. Bu ayrım, uygulamada oldukça önemlidir; zira insan eliyle yönlendirilmiş sular TMK m. 742 koruması dışında değerlendirilebilir.
IV. Tarafların Hak ve Yükümlülükleri
1. Alt Malik Açısından
a. Katlanma Yükümlülüğü
Alt malik, yukarıdaki araziden gelen doğal su akışına katlanmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük komşuluk hukukunun pasif yönlerinden biridir. Alt malik, yalnızca suyun doğal ve zarar doğurmayan akışına katlanmakla yükümlüdür. Eğer yukarı malikin eylemleri sonucu:
- Suyun akışı hızlandırılmışsa,
- Suyun yönü değiştirilmişse,
- Toplu su bırakılmışsa (örneğin biriktirilip aniden salınmışsa),
katlanma yükümlülüğü sona erer ve alt malik TMK m. 730 kapsamında müdahalenin meni veya tazminat talebiyle dava açabilir.
b. Fiilî Koruma Araçları
Alt malik, kendi taşınmazını korumak için;
- Tahliye kanalı açabilir,
- Set çekebilir,
- Su geçirmez bariyerler kurabilir.
Ancak bu önlemler, suyun doğal akışını üst malikin arazisine geri yönlendirmemeli ve komşuluk hukukuna aykırı olmamalıdır.
2. Üst Malik Açısından
a. Doğal Akışın Korunması Yükümlülüğü
Üst malik, taşınmazından alt taşınmaza doğru akan suyun doğal seyrini değiştiremez. Bu kapsamda:
- Su kanalı yaparak suyu doğrudan alt malik arazisine yönlendiremez,
- Yağmur oluklarını alt malikin üzerine boşaltamaz,
- Bahçesinden akan suyu betonla yoğunlaştırarak zarar veremez.
b. Sınırlı Su Tutma Yetkisi
Üst malikin suyu tutma hakkı vardır; ancak bu hak, yalnızca kendi taşınmazının ihtiyaçlarıyla sınırlıdır. Bu ihtiyaçlar:
- Tarımsal sulama,
- Hayvancılık,
- Evsel kullanım gibi zorunlu nitelikli ihtiyaçlar olmalıdır.
Lüks kullanım (örneğin süs havuzu, şelale gibi) amacıyla suyun doğal akışı engellenemez.
V. Müdahale Yasağı ve Hukuki Çözüm Yolları
1. Müdahalenin Meni Davası (TMK m. 730)
Üst malikin suyu aşırı tutması, doğal akışı değiştirmesi veya zarar doğurması hâlinde alt malik, TMK m. 730 uyarınca müdahalenin meni (önlenmesi) davası açabilir.
2. Tazminat Talebi
Zarar doğmuşsa, zarar gören malik, tazminat davası da açabilir. Bu zarar; toprak kaybı, mahsul ziyanı, yapı hasarı gibi fiziksel zararlar yanında ekonomik zararları da kapsar.
3. İhtiyati Tedbir
Acil durumlarda, mahkemeden ihtiyati tedbir kararı istenebilir. Örneğin suyun aniden yönlendirilmesi sonucu oluşabilecek zararları önlemek için geçici set çekilmesinin engellenmesi talep edilebilir.
VI. Uygulamada Sık Karşılaşılan Durumlar
1. Tarımsal Arazilerde Sulama Sorunları
Yukarıda yer alan tarladan alt parseldeki tarlaya yoğun su salınması sonucu mahsulün zarar görmesi hâlinde TMK m. 742 ihlali oluşur.
2. Kentsel Alanlarda Çatı Suları
Bina çatılarından gelen suların doğrudan komşu taşınmaza yönlendirilmesi, özellikle şehir planlamasında sık karşılaşılan ihlallerdendir. Bu gibi durumlar hem TMK m. 742’ye hem de İmar Kanunu’na aykırıdır.
3. Bahçe ve Havuz Uygulamaları
Üst malikin süs havuzu, şelale gibi uygulamalarla suyu biriktirmesi ve taşırması hâlinde sorumluluk doğar. Bu tür uygulamalar “zaruri olmayan tutma” kapsamında değerlendirilir.
VII. TMK m. 742’nin Diğer Maddelerle İlişkisi
| İlgili Madde | Açıklama |
|---|---|
| TMK m. 730 | Mülkiyet hakkının kötüye kullanılmasını ve zararın giderilmesini düzenler. |
| TMK m. 737 | Komşuluk ilişkilerinde taşkın davranışlardan kaçınma yükümlülüğü içerir. |
| TMK m. 738 | Kazı ve yapı faaliyetlerinde komşu zararlarının önlenmesini düzenler. |
| İmar Kanunu | Su tahliye sistemleri ve bina yapımı açısından teknik düzenlemeler içerir. |
VIII. Öğreti ve Yargısal Görüşler
1. Öğretideki Yorumlar
Hukuk öğretisinde madde, “doğaya saygılı komşuluk” ilkesi çerçevesinde değerlendirilmekte; suyun doğal akışının “ekolojik bütünlük” bağlamında korunması gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, malikin hakkını kullanırken çevresel dengeyi gözetmesi gerektiği ifade edilmektedir.
2. Uygulama ve Yargı Pratikleri
Yargı kararlarında, özellikle tarım alanlarında geleneksel sulama yöntemlerinin, suyun aşağı parseldeki zarara sebep olduğu durumlarda TMK m. 742’ye aykırılık teşkil ettiği kabul edilmektedir. Yine çatılardan komşu bahçelere su akıtılması da yargı tarafından “doğal akış dışında yönlendirme” olarak nitelendirilmiş ve hukuka aykırı bulunmuştur.
IX. Sonuç ve Değerlendirme
Türk Medeni Kanunu m. 742, doğanın akışını hukukla uyumlu hâle getiren önemli bir normdur. Taşınmaz maliklerinin, suyun doğal akışını bozmayacak, çevreyle ve komşularıyla uyumlu biçimde davranması beklenmektedir. Aksi takdirde hem müdahalenin meni hem de tazminat sorumluluğu doğar.
Özellikle iklim değişikliği, kentleşme ve su yönetimi sorunlarının arttığı günümüzde TMK m. 742’nin uygulanması ve doğru yorumlanması daha da büyük önem taşımaktadır. Yerel idareler, malikler ve uygulayıcı hukukçular bu konuda daha bilinçli ve teknik destekli hareket etmelidir.
Uyarı: Bu metin yalnızca genel bilgilendirme amacıyla kaleme alınmıştır. Su kaynaklarına ve taşınmaz ilişkilerine dair uyuşmazlıklarda, her somut olayın kendine özgü koşulları bulunduğundan, yanlış bir işlem telafisi güç sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, uzman bir hukukçudan profesyonel destek alınması önemle tavsiye olunur.