TMK 737. Madde- Komşu Hakkı
“Madde 737- Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle
işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla
yükümlüdür.
Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş
görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı
yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.
Yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır.”
1. Giriş
Komşuluk ilişkileri, taşınmaz maliklerinin birbirlerine karşı özenli davranma yükümlülüğü çerçevesinde şekillenir. Bu bağlamda Türk Medeni Kanunu’nun 737. maddesi, taşınmaz maliklerinin, mülkiyet haklarını kullanırken komşularına zarar verecek taşkınlık eylemlerinden kaçınmalarını zorunlu kılar. Madde, özellikle işletme faaliyetleri nedeniyle ortaya çıkan duman, buğu, koku, toz, gürültü ve sarsıntı gibi etkilerin sınırlandırılması ve yerel adete uygun olmayan taşkınlıkların yasaklanması üzerinde durur.
2. Hükmün Metni
Türk Medeni Kanunu m. 737:
“Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.
Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.
Yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır.”
3. Mülkiyet Hakkının Sınırları ve Komşuluk Hukuku
3.1. Mülkiyet Hakkı ve Sınırlandırılması
Mülkiyet hakkı, anayasal düzeyde tanınan en temel ayni haklardan biri olmakla birlikte, TMK m. 737, bu hakkın kullanımında komşuluk ilişkilerini ve toplumsal düzeni göz önünde bulundurarak sınırlandırmalar getirir. Bu madde, mülkiyet hakkının mutlak olmadığı, başkalarının hak ve hukukuyla sınırlandığı temel ilkesini somutlaştırır.
3.2. Komşular Arasında Hoşgörü Eşiği
Madde metninde geçen “komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan” ifadesi, objektif bir ölçüt getirir. Bu kapsamda, bir faaliyetin rahatsız edici olup olmadığını belirlerken, şu ölçütler dikkate alınır:
- Taşınmazın niteliği (konut, sanayi tesisi, tarım arazisi vb.)
- Yerel adet (bölgedeki genel kabul görmüş uygulamalar)
- Faaliyetin süresi, yoğunluğu ve etkisinin ağırlığı
- Aynı bölgede yaşayan makul bir insanın bu faaliyet karşısındaki tepkisi
4. Taşkınlık Kavramı ve Yaptırımlar
4.1. Taşkınlık Türleri
TMK m. 737’de geçen taşkınlık türleri sınırlı olmamakla birlikte örnekleme yoluyla şunlar sayılmıştır:
- Duman, buğu, kurum, toz ve koku: Fabrikalar, atölyeler, lokantalar gibi işletmelerden çıkan çevresel atıklar bu kapsamdadır.
- Gürültü: Eğlence mekânları, atölyeler, araçlar ve makinelerden kaynaklanan yüksek ses.
- Sarsıntı: Kazı çalışmaları, inşaat faaliyetleri, makinelerden kaynaklanan titreşim.
4.2. Hukuki Koruma Yolları
Taşkınlığa maruz kalan komşuların başvurabileceği yollar:
- Fiilin Durdurulması ve Yasaklanması Davası (TMK m. 683 ve 737’ye dayalı)
- Eski Hale Getirme Davası
- Tazminat Davası (Borçlar Kanunu hükümleriyle birlikte)
- İdari başvurular ve cezai süreçler (Çevre Kanunu, Kabahatler Kanunu vb. kapsamında)
5. Yerel Âdetin Önemi ve Denkleştirme İlkesi
5.1. Yerel Âdete Uygunluk
Madde metninde yerel âdet, önemli bir denge unsuru olarak öne çıkar. Aynı bölgede yaşayanların ortak yaşam kültürü, alışkanlıkları ve bölgede yaygın olan işletme türleri göz önünde bulundurularak taşkınlığın hoşgörü sınırını aşıp aşmadığı değerlendirilir.
Örneğin:
- Kırsal alanda sabah saatlerinde başlayan tarım faaliyetleri makul kabul edilebilir.
- Sanayi bölgelerinde iş makinelerinin sesi daha çok tolere edilir.
5.2. Kaçınılmaz Taşkınlık ve Denkleştirme
Bazı taşkınlıklar yerel âdete uygun olsa da kaçınılmaz nitelikte olabilir. Bu durumda, zarar gören taraf, doğrudan eylemin durdurulmasını talep edemeyebilir. Ancak uğradığı zararın denkleştirilmesini, yani bir tür tazminat talebinde bulunabilir.
Bu tür durumlarda:
- Taşkınlık önlenemez düzeydeyse,
- Faaliyet yasal sınırlar içindeyse,
- Faaliyet, yerel âdete uygun ve teknik olarak kaçınılamaz nitelikteyse
Hâkim, zararın uygun bir bedelle denkleştirilmesine karar verebilir.
6. Uygulamada Örnek Durumlar
- Küçük Sanayi Sitesindeki Gürültü: Konutların hemen yanındaki sanayi sitesinde sabah erken saatlerde başlayan torna sesleri nedeniyle rahatsız olan malik, gürültünün yerel âdet sınırlarını aştığını iddia ederek durdurma davası açabilir.
- Lokantadan Yayılan Koku: Çok katlı bir binanın zemin katında bulunan mangal restoranının yaydığı yoğun et kokusu komşu daireleri rahatsız ediyorsa ve bu durum sürekli hâl aldıysa, malik TMK m. 737’ye dayalı müdahale davası açabilir.
- İnşaat Titreşimleri: Komşu parselde yapılan yüksek katlı bina inşaatı nedeniyle komşu binada çatlaklar oluşmuşsa, bu durumda hem taşkınlığın durdurulması hem de zararın tazmini gündeme gelebilir.
7. Diğer Kanunlarla İlişki
TMK m. 737, medeni hukuk temelinde komşuluk ilişkilerini düzenlerken, bazı hallerde Borçlar Kanunu, Çevre Kanunu, Kabahatler Kanunu ve Belediye Kanunu gibi özel kanunlar da devreye girer. Bu kanunlardaki hükümlerle birlikte yorum yapılarak, çok yönlü bir koruma sağlanması hedeflenir.
8. Hâkimin Takdir Yetkisi
Yargılamada hâkim, olayın somut özelliklerine, tarafların iddialarına, bilirkişi raporlarına ve yerel koşullara göre:
- Taşkınlığın varlığını değerlendirir.
- Faaliyetin durdurulmasına veya sınırlanmasına karar verebilir.
- Tazminat ya da denkleştirme yönünde karar verebilir.
Burada, özellikle teknik bilirkişi incelemeleri büyük önem taşır.
9. Sonuç
Türk Medeni Kanunu m. 737, taşınmaz maliklerinin mülkiyet hakkını kullanırken toplumsal yaşamla uyum içinde hareket etmelerini ve komşularına zarar vermekten kaçınmalarını esas alır. Taşkınlık yasağı ve denkleştirme ilkesi, modern medeni hukukun çevre, insan sağlığı ve toplumsal huzurla olan bağını güçlendirmektedir.
Her ne kadar mülkiyet hakkı anayasal bir hak olsa da, bu hakkın başkalarının hak ve özgürlükleriyle dengeli bir biçimde kullanılması hukuk düzeninin temel ilkesidir. TMK m. 737, işte bu dengeyi sağlamaya yönelik önemli bir düzenlemedir.