TMK 730. Madde- Taşınmaz Malikinin Sorumluluğu
“Madde 730- Bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına
aykırı kullanması sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimse, durumun eski
hâline getirilmesini, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir.
Hâkim, yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan zararların uygun bir
bedelle denkleştirilmesine karar verebilir.”
1. Giriş
Mülkiyet hakkı, kişiye bir eşya üzerinde mutlak ve geniş kapsamlı bir yetki tanır. Ancak bu hak, başkalarının mülkiyet hakkı ve kamu düzeni ile sınırlıdır. Türk Medeni Kanunu (TMK) Madde 730, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını kullanırken bu sınırlamalara aykırı davranması durumunda ortaya çıkan zararların ve tehlikelerin giderilmesi için özel bir düzenleme getirir. Bu madde, komşuluk hukukunun temel ilkelerinden olan “zarar vermeme” yükümlülüğünü ve sosyal dengeyi sağlama amacını taşır.
2. Madde Metni
“Bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı kullanması sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimse, durumun eski hâline getirilmesini, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir. Hâkim, yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan zararların uygun bir bedelle denkleştirilmesine karar verebilir.”
3. Mülkiyet Hakkının Kapsamı ve Sınırları
TMK m. 683’e göre mülkiyet hakkı, malike “hukuk düzeninin sınırları içinde” dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarruf etme yetkisini verir. Ancak bu yetkinin kapsamı mutlak değildir. Komşuluk hukukunun gereklilikleri, çevre hukuku ve genel kamu düzeni mülkiyet hakkının kullanılmasını sınırlar.
4. TMK m. 730’un Getirdiği Düzenleme
TMK m. 730, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını yasal sınırlarını aşacak şekilde kullanması sonucu oluşan:
- Zarar,
- Zarar tehlikesi,
hâllerinde mağdura dava açma hakkı tanır. Böylece zarar görenin veya zarar tehlikesi altında bulunan kişinin mağduriyetinin giderilmesi amaçlanır.
5. Uygulama Şartları
TMK m. 730’un uygulanabilmesi için bazı temel koşulların gerçekleşmesi gerekir:
- Mülkiyet Hakkının Aykırı Kullanılması: Malik, taşınmazını yasal sınırları aşacak şekilde kullanmış olmalıdır. Bu durum, komşuluk hukukuna aykırı bir kullanım anlamına gelir.
- Zarar veya Zarar Tehlikesi: Malik tarafından yapılan aykırı kullanım nedeniyle, üçüncü kişi zarara uğramış veya zarar tehlikesiyle karşı karşıya kalmış olmalıdır.
- Nedensellik Bağı: Ortaya çıkan zarar ya da zarar tehlikesi ile malikin eylemi arasında uygun bir nedensellik bağı bulunmalıdır.
6. Hukuki Talepler
Madde, mağdura üç temel dava hakkı tanır:
- Durumun Eski Hâline Getirilmesi: Hukuka aykırı kullanım nedeniyle ortaya çıkan zararlı durumun eski hâline dönmesi için dava açılabilir.
- Tehlikenin Ortadan Kaldırılması: Henüz gerçekleşmemiş ancak gerçekleşme olasılığı yüksek olan zararların önlenmesi için dava açılabilir.
- Zararın Tazmini: Gerçekleşmiş zararın maddi olarak giderilmesi için tazminat davası açılabilir.
7. Hâkimin Takdir Yetkisi ve Yerel Âdet
TMK m. 730’un ikinci fıkrası, uygulamada önemli bir istisna getirir. Buna göre:
- Yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklar söz konusu olduğunda,
- Hâkim eski hâle getirme kararından ziyade, mağdurun zararını uygun bir bedelle tazmin edebilir.
Bu düzenleme, özellikle tarımsal ve köy yerleşimlerinde ortaya çıkan taşkınlıklar için sosyal dengeyi sağlamayı amaçlar.
8. Kaçınılmaz Taşkınlık ve Yerel Âdet Kriterleri
Kaçınılmaz taşkınlık; teknik olarak önlenmesi mümkün olmayan ve sosyal ihtiyaçlardan kaynaklanan taşkınlıklar olarak tanımlanabilir. Örneğin:
- Dağlık bölgelerdeki taş duvarların arazinin eğiminden kaynaklanan küçük taşkınlıkları.
- Yoğun yağış alan bölgelerde çatılardan akan suların komşu arsaya sızması gibi doğal taşkınlıklar.
Yerel âdet ise o bölgede yerleşmiş ve süreklilik kazanmış uygulamaları ifade eder. Yerel âdete uygun taşkınlıkların olduğu durumlarda, hâkim hakkaniyet gereği mağdurun zararını bedel karşılığında denkleştirir.
9. Örnek Olaylar
Madde 730’un uygulama alanı oldukça geniştir. Örnek olarak:
- İnşaat faaliyetlerinin komşu taşınmazın istinat duvarına zarar vermesi.
- Bahçe duvarının komşu parsele taşması.
- Komşu arsaya taşan ağaç dalları nedeniyle oluşan zararlar.
- Yağmur sularının komşu arsaya akıtılması.
- Tarımsal sulama faaliyetlerinin komşu araziyi bataklık hâline getirmesi.
Bu gibi durumlarda zarar gören, TMK m. 730 hükümlerine dayanarak müdahalenin durdurulmasını ve zararının giderilmesini isteyebilir.
10. TMK m. 730’un TMK m. 737 ile İlişkisi
TMK m. 737, komşuluk hukukunun genel sınırlarını çizer: “Komşu taşınmaz maliklerinden her biri, mülkiyet hakkını kullanırken komşusuna zarar vermekten kaçınmak zorundadır.” Madde 730 ise, bu ilkenin ihlali hâlinde zarar görene sağlanan dava haklarını ve giderim yollarını somutlaştırır. Bu nedenle TMK m. 730, TMK m. 737’nin tamamlayıcısıdır.
11. Hâkimin Müdahale Yöntemleri
Somut olayın özelliğine göre hâkim;
- Müdahalenin tamamen ortadan kaldırılmasına (örneğin taşkın yapının yıkılması),
- Tehlikeyi ortadan kaldıracak önlemlerin alınmasına (örneğin su tahliyesi için drenaj sistemi kurulması),
- Zararın uygun bir bedelle denkleştirilmesine
karar verebilir.
12. Tazminatın Belirlenmesi ve Ölçütler
Hâkim, zarar görenin zararını belirlerken:
- Gerçek zararın miktarını,
- Yerel âdetleri,
- Taşkınlığın kaçınılmaz olup olmadığını,
- Tarafların kusur oranlarını
dikkate alır. Böylece hem mağduriyetin giderilmesi hem de toplumsal barışın korunması sağlanır.
13. İlgili Mevzuat ve Hukuki Dayanaklar
TMK m. 730’un uygulanmasında, haksız fiil sorumluluğu hükümleri (TBK m. 49 vd.) de devreye girer. Ayrıca, çevre mevzuatı ve yapı ruhsatlarına ilişkin hükümler de taşınmaz malikinin sorumluluğunu destekleyici hükümler olarak değerlendirilir.
14. Hukuki Korumanın Önemi
TMK m. 730, komşuluk hukukunun temel ilkelerinden olan “zarar vermeme” yükümlülüğünü güvence altına alır. Bu koruma;
- Komşular arasında barışçıl bir yaşamı,
- Mülkiyet hakkının sosyal sınırlarını,
- Çevrenin ve kamu düzeninin korunmasını
amaçlar.
15. Sonuç
Türk Medeni Kanunu Madde 730, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını yasal sınırlarına aykırı kullanması hâlinde, mağdurun durumunu düzeltecek ve hakkaniyeti sağlayacak güçlü bir hukuki dayanak sunar. Komşuluk hukukunun uygulanmasında hâkimin geniş takdir yetkisi, yerel âdetlerin ve kaçınılmaz taşkınlıkların dikkate alınması gibi unsurlar, bu maddenin sosyal dengeyi koruyan bir yapı taşı olmasını sağlar.
Maddenin temel mesajı, mülkiyet hakkının bireysel bir hak olduğu kadar toplumsal bir sorumluluk da taşıdığıdır. Böylece hem maliklerin hem de komşuların hak ve menfaatleri dengelenerek, adil ve barışçıl bir komşuluk hukuku ortamı yaratılır.