TMK 426. Madde- Kayyımlık
“Madde 426- Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hâllerde
ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atar:
Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir
işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse,
Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa,
Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.”
Giriş
Hukukun temel amaçlarından biri, bireylerin haklarını güvence altına almak ve hukuki süreçlerin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlamaktır. Türk hukuk sistemi, bireylerin haklarını koruyacak çeşitli düzenlemelere sahiptir. Bu düzenlemelerden biri de Türk Medeni Kanunu’nun 426. maddesinde yer alan temsil kayyımı atanması müessesesidir.
Temsil kayyımı, bireyin kendi işlerini yürütememesi veya hukuki işlemler açısından menfaat çatışması bulunması halinde vesayet makamı tarafından atanır. Kayyım atanması, hukuki süreçlerin adil ve tarafsız bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla geliştirilmiş bir mekanizmadır. Bu mekanizma sayesinde, hukuki temsil gerektiren durumlarda bireylerin hakları korunur ve olası suistimallerin önüne geçilir.
Bu makalede, temsil kayyımı atanmasının hukuki dayanağı, hangi hallerde bu atamanın gerçekleştirileceği, kayyımın görev ve yetkileri, kayyımlığın süresi ve sona erme halleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Ayrıca, Yargıtay içtihatları ışığında konunun uygulamadaki karşılıkları ve örnekleri de incelenecektir.
1. TEMSİL KAYYIMI NEDİR?
Kayyımlık, hukuki bir temsil mekanizması olup, belirli koşullarda bir kişinin işlerini yürütmesi için mahkeme tarafından yetkilendirilen kişidir. Kayyımlık, belirli bir malın yönetilmesi, bir hukuki işlemin gerçekleştirilmesi veya kişinin kişisel haklarının korunması için atanabilir.
Temsil kayyımı, kayyım türlerinden biri olup, kişinin hukuki ehliyetinin tam olmasına rağmen belirli durumlar nedeniyle kendi işlerini yürütememesi veya menfaat çatışmasının bulunması halinde atanır. Kayyım atanması, yalnızca mahkeme kararı ile mümkün olup, keyfi bir atama söz konusu olamaz.
Kayyımlık müessesesi, hukukun üstünlüğü ilkesine dayanarak dikkatle işletilmesi gereken bir süreçtir. Bireyin malvarlığı üzerindeki yetkilerini ve karar alma süreçlerini doğrudan etkileyen bir hukuki mekanizma olması nedeniyle, kayyımın yetkileri, görev süresi ve sorumlulukları açık bir şekilde belirlenmelidir.
2. TEMSİL KAYYIMI ATANMASINI GEREKTİREN HALLER
Türk Medeni Kanunu’na göre temsil kayyımı atanmasını gerektiren haller şunlardır:
2.1. Ergin Bir Kişinin Kendi İşlerini Yürütememesi
Ergin bireyler, normal şartlar altında kendi hukuki işlemlerini yürütebilirler. Ancak, bazı durumlarda kendi işlerini yürütmeleri mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda temsil kayyımı atanması gerekebilir:
- Hastalık: Kişinin ağır bir hastalık geçirmesi nedeniyle karar verme yetisini kaybetmesi veya fiziksel olarak işlemleri yürütememesi durumunda temsil kayyımı atanabilir.
- Başka Bir Yerde Bulunma: Bireyin yurt dışında veya uzak bir yerde bulunması nedeniyle kişisel olarak hukuki işlemlerini takip edememesi halinde kayyım atanabilir.
- Acil Bir İşlem Gerekliliği: Bireyin kendisinin bir hukuki işlem yapamayacak durumda olması ve bu işlemin ivedilik gerektirmesi halinde temsil kayyımı atanabilir.
2.2. Yasal Temsilcinin Menfaati ile Küçük veya Kısıtlının Menfaatinin Çatışması
Bir işlemin taraflarından birinin yasal temsilci, diğerinin ise temsil edilen kişi (küçük veya kısıtlı) olduğu durumlarda menfaat çatışması söz konusu olabilir. Örneğin:
- Bir miras paylaşımında veli ile çocuğun çıkarlarının çatışması,
- Bir satış işleminde yasal temsilcinin kendi adına ve temsil ettiği kişi adına hareket etmesi,
- Yasal temsilcinin küçüğün veya kısıtlının menfaatine aykırı bir işlem yapması.
Bu tür durumlarda, çocuğun veya kısıtlının hakkını korumak amacıyla bağımsız bir temsil kayyımı atanır.
2.3. Yasal Temsilcinin Görevini Yerine Getirmesine Engel Bir Durumun Bulunması
Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesini engelleyen durumlar şunlardır:
- Hukuki ehliyetsizlik,
- Mahkeme kararı ile haklarının kısıtlanması,
- Görevini kötüye kullanması,
- Cezaevinde olması veya akıl hastalığına yakalanması.
Bu hallerde, yasal temsilcinin yerine kayyım atanarak hukuki sürecin devamlılığı sağlanır.
3. TEMSİL KAYYIMININ GÖREV VE YETKİLERİ
Temsil kayyımının görev ve yetkileri, mahkeme tarafından belirlenen çerçevede şekillenir. Kayyımın yetkileri şunları içerebilir:
- Belirli bir hukuki işlemi yürütmek,
- Miras paylaşımı veya taşınmaz satışı gibi önemli işlemleri gerçekleştirmek,
- Küçüğün veya kısıtlının haklarını korumak.
Temsil kayyımı, yalnızca kendisine verilen yetkiler çerçevesinde hareket edebilir ve süresi dolduğunda yetkileri sona erer.
4. YARGITAY KARARLARI VE UYGULAMALAR
Yargıtay kararları temsil kayyımı konusunda şu hususları vurgulamaktadır:
- Kayyım atanmasının gerekliliği somut olay bazında değerlendirilmeli,
- Menfaat çatışmalarının açıkça tespit edilmesi zorunludur,
- Kayyım atanmasının keyfi bir şekilde yapılmaması ve hukuki denetimin sağlanması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, temsil kayyımı atamalarında bireylerin menfaatlerinin korunması gerektiğini ve atanan kayyımın görevlerini kötüye kullanmaması için denetim mekanizmasının işletilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
5. SONUÇ
Türk Medeni Kanunu’nun 426. maddesi uyarınca temsil kayyımı atanması, bireylerin hukuki güvencelerinin sağlanması adına önemli bir düzenlemedir. Kayyım atanması süreci dikkatle yürütülmeli, bireylerin hakları korunmalı ve hukuki yetki suistimalleri önlenmelidir. Hukuki konular karmaşık olabileceği için temsil kayyımı atanması gerekliliği durumunda uzman bir hukukçudan destek almak önemlidir.