TMK 404. Madde- Vesayeti Gerektiren Haller, Küçüklük
“Madde 404- Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.
Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir hâlin varlığını öğrenen nüfus
memurları, idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına
bildirmek zorundadırlar.”
Giriş
Vesayet, hukuki olarak korunmaya muhtaç bireylerin haklarını güvence altına almak amacıyla düzenlenen bir müessesedir. Türk Medeni Kanunu’nun 404. maddesi, velâyet altında bulunmayan her küçüğün vesayet altına alınmasını hükme bağlamaktadır. Ayrıca, bu durumu öğrenen belirli makamların yetkili vesayet makamına bildirim yükümlülüğünü de düzenlemektedir. Bu makalede, vesayet altına alınma süreci, bu sürecin hukuki temelleri, uygulama alanları ve uluslararası hukukla karşılaştırmalı analizi ele alınacaktır. Aynı zamanda, Yargıtay kararları ışığında uygulamada yaşanan sorunlara ve çözüm önerilerine de değinilecektir.
1. Vesayet Kavramı ve Hukuki Dayanağı
Vesayet, fiil ehliyeti bulunmayan veya sınırlı ehliyete sahip bireylerin korunması amacıyla oluşturulmuş bir hukuki kurumdur. Türk Medeni Kanunu’nun 404. maddesi, vesayetin özellikle küçüklere yönelik uygulanmasını düzenlemektedir. Buna göre:
- Velâyet altında olmayan her küçük, vesayet altına alınır.
- Nüfus memurları, idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, vesayeti gerektiren bir durumla karşılaştıklarında yetkili vesayet makamına bildirim yapmak zorundadır.
Bu düzenleme, küçüğün korunmasını sağlamak ve hak kayıplarını önlemek amacıyla getirilmiştir. Bu bağlamda vesayetin hukuki dayanakları şu şekilde sıralanabilir:
- Türk Medeni Kanunu (TMK) Madde 404-420: Vesayet ve vesayet makamının yetkilerini düzenleyen hükümler.
- Anayasa’nın 41. Maddesi: Ailenin korunması ve çocuk haklarına yönelik devletin yükümlülüğünü belirtir.
- Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (1989): Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme, çocukların korunmasını devletin bir yükümlülüğü olarak belirler.
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Madde 8: Özel hayatın korunmasını düzenler ve devletin müdahale yetkisini sınırlandırır.
2. Vesayet Altına Alınma Şartları ve Usulü
Bir küçüğün vesayet altına alınabilmesi için belirli şartların varlığı gerekmektedir. Bunlar:
- Küçüğün velâyet altında bulunmaması,
- Küçüğün herhangi bir şekilde yasal bir temsilciye sahip olmaması,
- Mahkemelerin veya ilgili idari makamların küçüğün korunmaya ihtiyacı olduğuna kanaat getirmesi.
Vesayet altına alınma süreci şu adımlardan oluşur:
- Bildirim Aşaması: Nüfus memurları, noterler, idari makamlar ve mahkemeler, vesayeti gerektiren bir durumu tespit ettiklerinde derhal yetkili vesayet makamına bildirimde bulunur.
- Mahkemenin İncelemesi: Sulh hukuk mahkemesi, vesayet gerekliliğini araştırarak küçüğün menfaatleri doğrultusunda karar verir.
- Vasi Atanması: Mahkeme, küçüğün menfaatlerini en iyi şekilde koruyacak bir kişiyi vasi olarak tayin eder.
- Denetim Süreci: Vesayet makamı, vasi atandıktan sonra onun faaliyetlerini denetler ve gerektiğinde ek düzenlemeler yapar.
3. Vesayet Makamının Yetkisi ve Görevleri
Vesayet işlemleri sulh hukuk mahkemeleri tarafından yürütülmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 405 ve devamı maddelerinde vesayet makamının görev ve yetkileri detaylandırılmıştır. Vesayet makamı, küçüğün korunmasını sağlamak amacıyla aşağıdaki yetkilere sahiptir:
- Vasi atamak,
- Küçüğün menfaatlerini gözetmek,
- Vesayet işlemlerini denetlemek,
- Vasinin faaliyetlerini hukuka uygun şekilde yürütmesini sağlamak.
Mahkemeler, küçüğün menfaatleri doğrultusunda hareket eder ve gerektiğinde vasiyi görevden alabilir. Ayrıca, vesayet makamı çocuğun bakımı, eğitimi ve geleceğini güvence altına almakla da yükümlüdür.
4. Vesayetin Sona Ermesi ve Sonuçları
Vesayet altına alınan küçüğün:
- Reşit olması,
- Velâyet altına alınması,
- Evlat edinilmesi,
- Vesayetin gerekliliğini yitirmesi gibi durumlarda vesayet sona erer.
Mahkemeler, bu tür durumlarda vesayetin kaldırılması yönünde karar verir. Ayrıca, vesayet sona erdiğinde vasi, gerçekleştirdiği işlemlerin dökümünü mahkemeye sunarak hesap verir.
5. Yargıtay Kararları Işığında Vesayet Uygulamaları
Yargıtay kararları, vesayet uygulamalarının somut olaylar çerçevesinde nasıl şekillendiğini anlamamız açısından büyük önem taşımaktadır. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2019/xxx E. 2020/xxx K. sayılı kararında, velâyet altında bulunmayan bir küçüğün korunmasının kamu düzenine ilişkin olduğu ve bu nedenle ilgili makamların bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Ayrıca, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 2021/xxx E. 2022/xxx K. sayılı kararında, vesayet altına alınması gereken bir küçüğün, zamanında koruma altına alınmamasının hukuki sorumluluk doğurabileceği belirtilmiştir.
Sonuç
Türk Medeni Kanunu’nun 404. maddesi, küçüğün korunması amacıyla düzenlenmiş önemli bir hükümdür. Velâyet altında olmayan her küçüğün vesayet altına alınması gerektiği açık bir şekilde belirtilmiş ve ilgili makamların bildirim yükümlülüğü düzenlenmiştir. Uygulamada, mahkemelerin vesayet işlemlerini titizlikle yürütmesi gerekmekte olup, bu süreçte Yargıtay içtihatları da yol gösterici bir rol oynamaktadır.
Hukuki süreçlerin karmaşıklığı ve yapılacak hataların geri dönülemez olabileceği göz önünde bulundurularak, vesayet işlemlerinin uzman bir hukukçu yardımıyla yürütülmesi önem arz etmektedir.