Av. Yunus Emre ÖZTÜRK

TMK 336. Madde- Ana ve Baba Evli ise Velayetin Durumu

“Madde 336- Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar.
Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine
verebilir.
Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine
bırakılan tarafa aittir”

Giriş Velayet, çocukların korunması, eğitimi ve bakımına ilişkin ana ve babanın hak ve yükümlülüklerini kapsayan hukuki bir kavramdır. Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 336, velayetin kullanımına dair düzenlemeleri içermektedir. Bu makalede, ilgili maddenin kapsamı, uygulamaları, Yargıtay kararları ışığında değerlendirilmesi ve uluslararası hukuk perspektifinde incelenmesi ele alınacaktır. Ayrıca, velayetin tarihçesi, psikolojik boyutları, toplumsal etkileri ve hukuki süreçte karşılaşılan sorunlar da detaylı olarak ele alınacaktır.


Velayetin Tarihçesi ve Hukuki Gelişimi

Velayet kavramı, tarihsel olarak farklı hukuk sistemlerinde farklı şekillerde düzenlenmiştir. Roma hukukunda, çocukların babaya ait olduğu kabul edilmekteydi ve anne, velayet hakkına sahip değildi. Ortaçağ Avrupa’sında, çocuğun korunması ve bakımına dair hükümler kilise mahkemeleri tarafından belirlenmekteydi. Modern hukuk sistemlerinde ise velayet hakkı, çocuğun üstün yararını korumaya yönelik olarak gelişmiştir. Türkiye’de ise Osmanlı Devleti döneminde Mecelle hükümlerinde yer alan velayet kavramı, 1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile günümüz modern hukuk sistemine adapte edilmiştir. 2002 yılında yapılan değişikliklerle velayet hakkının ebeveynler arasında eşit olduğu kabul edilmiştir.


Velayetin Ortak Kullanımı

Türk Medeni Kanunu madde 336 uyarınca, evlilik birliği devam ettiği sürece velayet hakkı ana ve baba tarafından birlikte kullanılır. Bu düzenleme, çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve gelişimi açısından her iki ebeveynin ortak sorumluluk taşımasını sağlamaktadır. Ana ve babanın ortak velayet hakkı, çocuğun üstün yararına hizmet eden bir düzenleme olup, evlilik birliği içinde eşit sorumluluk anlayışına dayanır.

Ortak velayet hakkı, ebeveynlerin çocuğun eğitim, sağlık ve genel refahı konusunda birlikte karar almasını sağlamaktadır. Ancak, bu hakkın uygulanabilmesi için ebeveynler arasında uyumlu bir iletişim gereklidir. Aksi takdirde, ortak velayet uygulamaları ciddi anlaşmazlıklara neden olabilir. Bu nedenle, bazı durumlarda mahkemeler, çocuğun üstün yararını göz önünde bulundurarak velayeti yalnızca bir ebeveyne verebilir.


Ortak Hayatın Sona Ermesi ve Ayrılık Hali

TMK madde 336’ya göre, ortak hayatın sona ermesi veya ayrılık halinin gerçekleşmesi durumunda, hakim velayeti eşlerden birine verebilir. Bu hüküm, evlilik birliğinin fiilen veya hukuken sona erdiği durumlarda çocuğun bakım ve eğitimini düzenlemeyi amaçlar. Hakimin karar verirken çocuğun üstün yararını gözetmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, mahkemeler ebeveynlerin maddi ve manevi yeterliliklerini, çocuğun yaşını, sağlık durumunu, duygusal bağlarını ve sosyal gelişimini dikkate almaktadır.

Velayetin belirlenmesinde çocuğun psikolojik durumu da göz önünde bulundurulmaktadır. Çocuk psikologları ve pedagoglar tarafından yapılan değerlendirmeler, mahkemenin karar sürecine ışık tutmaktadır. Özellikle küçük yaş grubundaki çocuklar için anne ile bağın önemi göz önüne alınarak, çoğu durumda velayet anneye verilmektedir. Ancak, çocuğun bakımını üstlenemeyecek durumda olduğu kanıtlanan anneler için velayet babaya da verilebilir.


Velayetin Ana veya Babadan Birine Ait Olması

TMK madde 336’nın üçüncü fıkrasına göre, ana veya babadan birinin ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne verilir. Boşanma halinde ise velayet, çocuğun bırakıldığı tarafa ait olur. Bu hüküm, çocuğun bakım ve gelişiminin kesintisiz devam etmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Boşanma davalarında, hakim çocuğun hangi ebeveynde kalacağına karar verirken, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığını, ebeveynin bakım kapasitesini ve çocuğun menfaatlerini göz önünde bulundurmaktadır.

Bu süreçte çocuğun eğitim durumu, sosyal çevresi, yaşam standartları ve gelecekteki gelişimi büyük önem taşımaktadır. Mahkemeler, ebeveynlerin gelir durumları, çocuğa sunabilecekleri sosyal imkânlar ve psikolojik durumlarını detaylı olarak değerlendirir. Bu süreçte çocuğun görüşü de önem arz etmektedir. Özellikle 7 yaşından büyük çocuklar için hakim, çocuğun görüşünü dikkate alarak karar verebilir.


Yargıtay Kararları Işığında Velayet

Yargıtay içtihatları, velayete ilişkin kararların çocuğun üstün yararı ilkesi çerçevesinde verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bir kararında, velayetin belirlenmesinde ebeveynlerin kişisel isteklerinden ziyade çocuğun menfaatlerinin ön planda tutulması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, çocuğun anne bakımına olan ihtiyacı, özellikle küçük yaşlarda olan çocuklar için, velayet kararlarında önemli bir faktör olarak değerlendirilmektedir.

Mahkeme kararlarında velayetin değiştirilmesine ilişkin kurallar da belirlenmiştir. Eğer velayeti alan ebeveyn, çocuğun eğitimini ve bakımını ihmal ederse, karşı taraf velayetin değiştirilmesi için dava açabilir. Bu tür durumlar, velayetin dinamik bir süreç olduğunu ve değişen koşullara göre güncellenmesi gerektiğini göstermektedir.


Uluslararası Hukukta Velayet

Velayet hakkı, uluslararası hukukta da önemli bir konudur. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocuğun üstün yararının korunmasını ve çocuğun anne ve babası ile ilişkisini devam ettirebilmesini temel bir hak olarak görmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarında da velayet konusunda ebeveynler arasında ayrımcılık yapılmaması gerektiği vurgulanmaktadır.


Sonuç

Türk Medeni Kanunu madde 336, velayet hakkının kullanımını düzenleyerek çocuğun üstün yararını korumayı amaçlamaktadır. Evlilik birliği devam ettiği sürece velayetin ortak kullanımı esastır. Ancak, ortak hayat sona erdiğinde veya boşanma durumunda hakim, çocuğun menfaatlerini gözeterek velayeti eşlerden birine verebilir. Yargıtay kararları da velayete ilişkin davalarda çocuğun fiziksel, psikolojik ve eğitimsel ihtiyaçlarının ön planda tutulması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Velayet hukukunun karmaşıklığı ve çocuk haklarının korunmasının gerekliliği göz önüne alındığında, velayet davalarında uzman bir hukukçudan destek alınması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, çocukların üstün yararının sağlanabilmesi için ebeveynlerin de bilinçli hareket etmeleri, çocuklarının menfaatlerini kendi çıkarlarının önüne koymaları gerekmektedir.

Uyarı
Web sitemizdeki tüm makaleler ve içeriklerin telif hakkı Av. Yunus Emre ÖZTÜRK'e aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka mecralarda yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.
Sitemizde yer alan içerikler ile ilgili sorumluluk kabul etmemekle birlikte, makalede yer alan bilgiler ile ilgili mevzuatın ve uygulamanın değişme ihtimaline binaen konuyla ilgili tarafımızla iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir