TMK 335. Madde- Çocuğun Velayeti
“Madde 335- Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep
olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz.
Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın
velâyeti altında kalırlar.”
GİRİŞ
Velayet hakkı, ebeveynlerin çocuklarıyla olan hukuki ilişkisini ve bu ilişki kapsamındaki hak ve yükümlülüklerini düzenleyen kritik bir hukuk kurumudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 335. maddesi, velayet hakkının temel ilkelerini belirlemekte olup, ergin olmayan çocuğun ana ve babasının velayeti altında olduğunu ve bu yetkinin yasal sebep olmadıkça ana ve babadan alınamayacağını hükme bağlamaktadır. Ayrıca, hâkimin vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocukların da ana ve babanın velayeti altında kalacakları ifade edilmiştir.
Bu çalışmada, velayet hakkının kapsamı, sınırları, sona erme sebepleri, velayetin kötüye kullanımı, boşanma durumunda velayetin belirlenmesi ve ilgili Yargıtay kararları detaylı bir şekilde incelenecektir. Bunun yanı sıra, akademik görüşler, karşılaştırmalı hukuk örnekleri ve uygulamada karşılaşılan sorunlar hakkında analizlere de yer verilecektir.
Bu bağlamda, velayet hakkı sadece ebeveynlerin değil, aynı zamanda devletin de yakından takip ettiği bir konu olup, çocuğun korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Çalışmada, velayet hakkına dair teorik ve pratik yaklaşımlar derinlemesine analiz edilecektir.
1. VELAYET HAKKININ TANIMI VE KAPSAMI
Velayet, ana ve babaya, çocuğun korunması, yetiştirilmesi ve temsil edilmesi amacıyla tanınan bir hukuki yetkidir. Bu yetki, çocuğun her türlü ihtiyacını karşılamak, onu korumak, eğitmek ve toplumla uyumlu bir birey olarak yetiştirmek gibi geniş kapsamlı bir sorumluluk içerir.
Velayet hakkı, aşağıdaki temel unsurları içermektedir:
1.1. Çocuğun Bakımı ve Gözetimi
Ana ve baba, velayetleri altındaki çocuğun bakımını sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, çocuğun fiziksel, ruhsal ve sosyal gelişimini kapsamaktadır. Bakım ve gözetim yükümlülüğü yerine getirilmediğinde, devlet müdahalesi söz konusu olabilir.
Ebeveynlerin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi durumunda devlet tarafından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı aracılığıyla denetimler yapılabilir. Bu denetimlerde, çocuğun fiziksel, psikolojik ve eğitim açısından gelişimi izlenerek velayet hakkının doğru kullanılıp kullanılmadığı değerlendirilir.
1.2. Çocuğun Eğitimi ve Öğretimi
Ana ve baba, çocuğun eğitim ve öğretimini sağlamak zorundadır. Çocuğun yeteneklerine uygun olarak eğitim alması, kişisel gelişimini destekleyen fırsatlar sunulması, velayet hakkının ayrılmaz bir parçasıdır.
Bu kapsamda, özellikle eğitim hakkına müdahale eden veya çocuğunu eğitimden alıkoyan ebeveynlerin velayet hakları mahkeme kararıyla sınırlanabilir veya tamamen kaldırılabilir.
1.3. Çocuğun Hukuki Temsili
Velayet sahibi ebeveynler, çocuk adına hukuki işlemleri yürütebilir. Bu temsil yetkisi, çocuğun menfaatlerini korumak amacıyla kullanılır ve çocuğun malvarlığı ile ilgili hukuki işlemleri de kapsar.
Özellikle, çocuğun maddi veya manevi haklarına zarar verebilecek hukuki işlemler velayet hakkının sınırlandırılması sebebi olabilir.
1.4. Çocuğun Malvarlığının Yönetimi
Çocuk adına edinilen malvarlığının yönetimi, velayet hakkının bir parçasıdır. Ancak, bu hak sınırsız değildir ve çocuğun menfaatleri doğrultusunda kullanılmalıdır. Yargı denetimi gerektiğinde devreye girebilir. Çocuğun malvarlığını kötüye kullanan ebeveynlerin velayet hakkı mahkeme kararıyla kısıtlanabilir.
2. VELAYET HAKKININ SINIRLARI
Velayet hakkı, ebeveynlere geniş yetkiler tanırken, keyfi ve sınırsız bir hak olarak değerlendirilmemektedir. Devlet, çocuğun üstün yararını koruma amacıyla belirli sınırlandırmalar getirmektedir.
2.1. Çocuğun Üstün Yararı İlkesi
Velayet, tamamen çocuğun menfaatine uygun olarak kullanılmalıdır. Anne veya baba, kişisel çıkarlarını ön planda tutarak hareket edemez. Velayet hakkının ihlali durumunda devlet müdahalesi söz konusu olabilir.
2.2. Velayetin Kötüye Kullanılması ve Müdahale
Ana ve babanın velayet hakkını kötüye kullanması durumunda devlet müdahalesi söz konusu olabilir. Bu, ihmalkarlık, şiddet veya çocuğun gelişimine zarar verici davranışlar gibi durumları içerebilir.
Ayrıca, psikolojik şiddet ve baskıya maruz kalan çocukların korunması amacıyla ilgili sosyal hizmet birimlerinin ve çocuk mahkemelerinin devreye girmesi mümkündür.
3. UYGULAMADA KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
- Velayetin Eşit Paylaşılmaması: Mahkemelerin genellikle çocuğun annede kalması yönünde karar vermesi, babaların mağduriyetine yol açabilmektedir. Ortak velayet uygulamalarının artırılması önerilmektedir.
- Devlet Denetimlerinin Yetersizliği: Sosyal hizmet uzmanları ve çocuk koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.
- Çocuğun Görüşünün Dikkate Alınmaması: Çocuğun velayet davasında söz hakkının artırılması önerilmektedir.
4. KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA VELAYET HAKKI
Velayet hakkına dair uluslararası hukuk sistemlerinde farklı yaklaşımlar bulunmaktadır:
- İsveç Hukuku: Ebeveynler arasında eşit velayet uygulamaları yaygın olup, devlet denetimleri sıkı bir şekilde yürütülmektedir.
- İngiltere Hukuku: Mahkemeler, çocuğun velayeti konusunda daha esnek ve bireysel durumlara göre karar vermektedir.
- ABD Hukuku: Ortak velayet sistemine ağırlık verilerek, ebeveynler arasında dengenin sağlanmasına çalışılmaktadır.
SONUÇ
Velayet hakkı, ebeveynlere tanınan önemli bir hukuki yetkidir. Ancak, bu yetkinin kullanımı çocuğun üstün yararı ilkesine dayalı olarak gerçekleştirilmelidir. Velayet hakkının kötüye kullanımı, ihmal veya istismar halinde devlet müdahalesi kaçınılmazdır.
Hukuki süreçlerin karmaşıklığı nedeniyle, velayetle ilgili konularda uzman bir hukukçudan danışmanlık alınması büyük önem taşımaktadır. Aile hukuku ve çocuk haklarıyla ilgili gelişmelerin takip edilmesi, velayet sisteminin daha adil ve etkin işlemesine katkı sağlayacaktır.