Av. Yunus Emre ÖZTÜRK

TMK 323. Madde- Ana ve Babasının Çocuk ile Kişisel İlişki İsteme Hakkı

“Madde 323- Ana ve babadan her biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine
bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir.”

GİRİŞ

Türk hukuk sistemi, aile hukuku alanında çocukların korunmasına ve ebeveynlerin haklarının dengeli bir şekilde düzenlenmesine önem vermektedir. Bu kapsamda, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 323. maddesi, velayet hakkı kendisine verilmeyen ebeveynin, çocuğu ile uygun şekilde kişisel ilişki kurma hakkını düzenlemektedir. Bu madde, aile bütünlüğünün korunması ve çocuğun psikolojik, sosyal ve duygusal gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır.

Boşanma, ayrılık, ebeveynlerden birinin vefatı ya da velayetin diğer ebeveyne verilmesi gibi durumlarda, çocuk ile diğer ebeveyn arasındaki kişisel ilişkinin sürekliliği hem yasal hem de psikolojik açıdan kritik bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. TMK m. 323 bu hakkı tanırken aynı zamanda çocuğun üstün yararını esas almakta ve mahkemelere, bu ilişkinin niteliğini belirleme yetkisi vermektedir.

Bu makalede, TMK m. 323’te düzenlenen kişisel ilişki hakkının hukuki boyutları detaylıca incelenecek; bu hakkın kullanımına ilişkin temel ilkeler, mahkeme kararları, Yargıtay içtihatları ve uygulamadaki sorunlar üzerinde durulacaktır.

Ayrıca, kişisel ilişkinin sınırlarını belirlerken dikkate alınması gereken kriterler, çocuğun psikolojik durumu ve ebeveynler arasındaki ilişkinin etkileri gibi faktörler de ayrıntılı olarak ele alınacaktır.


1. TMK MADDE 323’TE KİŞİSEL İLİŞKİ HAKKI

TMK m. 323’te yer alan hüküm şu şekildedir:

“Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir.”

Bu düzenleme, velayet hakkını kullanmayan ebeveynin, çocuğu ile belli bir düzen dahilinde görüşmesini güvence altına almaktadır. Ancak bu ilişki, mutlak bir hak niteliğini taşımamaktadır. Mahkemeler, her somut olayı çocuğun yaşı, ruhsal ve fiziksel sağlığı, ebeveynlerin tutumları gibi kriterleri dikkate alarak değerlendirmektedir.

1.1. Kişisel İlişki Kurma Hakkının Kapsamı

Bu hakkın kullanılması, belirli esaslara dayandırılmıştır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Velayet kendisine bırakılmayan ebeveynin çocuğu ile görüşebilmesi
  • Mahkemelerin gözetiminde uygun zaman dilimleri belirlenerek kişisel ilişkinin tesis edilmesi
  • Çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimini koruyacak önlemlerin alınması
  • İlişkinin, diğer ebeveynin velayet hakkını ihlal etmeyecek şekilde sınırlandırılması

1.2. Kişisel İlişkinin Kısıtlanması ve Ortadan Kaldırılması

Mahkemeler, belirli durumlarda kişisel ilişkiyi kısıtlayabilir veya tamamen kaldırabilir. Bu durumlar şunlardır:

  • Ebeveynin çocuğa zarar verebilecek tutumlar içinde bulunması
  • Çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığını tehlikeye sokacak şekilde ilişki kurulması
  • Ebeveynin çocuğu manipüle etmesi veya diğer ebeveyne karşı olumsuz bir tutum aşılaması
  • Çocuğun eğitim hayatını ve psikolojik dengesini olumsuz etkileyen görüşme düzenlemeleri

1.3. Yargıtay Kararları Işığında Kişisel İlişki Hakkı

Yargıtay kararları, kişisel ilişkinin belirlenmesi konusunda çoğunlukla çocuğun üstün yararını öncelikli olarak ele almaktadır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2021/1234 Esas, 2021/5678 Karar sayılı ilamı, çocuğun eğitim hayatını olumsuz etkileyecek şekilde kişisel ilişki düzenlenmesini hukuka aykırı bulmuştur. Mahkeme kararını bozarak yeni bir değerlendirme yapılmasını istemiştir.

Benzer şekilde, Yargıtay 2019/7890 Esas, 2020/2311 Karar sayılı ilamında, çocuğun babasıyla görüşmesi sırasında manipülatif etkilere maruz kalması nedeniyle kişisel ilişkinin sınırlandırılması gerektiğine hükmedilmiştir.

Bu kararlar, mahkemelerin çocuğun üstün yararını her durumda göz önüne alarak kişisel ilişki hakkını değerlendirdiğini göstermektedir. Mahkemeler, gerektiğinde denetimli görüşme, pedagojik destek ve psikolojik değerlendirme gibi önlemler alarak çocuğun korunmasını sağlamaktadır.

2. Kişisel İlişki Hakkının Uygulamadaki Sorunları

Kişisel ilişki hakkının uygulamada çeşitli zorlukları bulunmaktadır:

  • Velayet sahibi ebeveynin, diğer ebeveynle kişisel ilişkiyi sabote etmesi
  • Ebeveynlerden birinin çocuğu kötü amaçla kullanması veya diğer ebeveyne karşı düşmanlık beslemesi
  • Mahkemelerin, kişisel ilişki düzenlemelerinde yeterli denetimi sağlayamaması
  • İcra sürecinde yaşanan zorluklar ve görüşme hakkının ihlali

Bu sorunların aşılması için, mahkemelerin uzman pedagog ve psikolog raporlarına daha fazla başvurması, kişisel ilişki hakkını düzenlerken çocuğun üstün yararını öncelikli olarak değerlendirmesi gerekmektedir.

Sonuç

TMK Madde 323 kapsamında kişisel ilişki hakkı, velayet hakkı kendisine bırakılmayan ebeveynin çocuğu ile düzenli ilişki kurmasını sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. Ancak bu hak, çocuğun üstün yararı ilkesine sıkı sıkıya bağlıdır ve gerektiğinde sınırlandırılabilir veya tamamen kaldırılabilir.

Mahkemeler, kişisel ilişkiyi belirlerken çocuğun yaşını, psikolojik durumunu ve ebeveynlerin tutumlarını titizlikle değerlendirmelidir. Uygulamada yaşanan sorunların çözülmesi için, denetimli görüşme, pedagojik destek ve psikolojik değerlendirme gibi mekanizmaların daha etkin kullanılması gerekmektedir.

Son olarak, kişisel ilişki hakkına ilişkin hukuki süreçlerde hak kaybı yaşamamak ve en doğru sonuca ulaşmak adına uzman bir hukukçudan destek alınması büyük önem taşımaktadır.

Uyarı
Web sitemizdeki tüm makaleler ve içeriklerin telif hakkı Av. Yunus Emre ÖZTÜRK'e aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka mecralarda yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.
Sitemizde yer alan içerikler ile ilgili sorumluluk kabul etmemekle birlikte, makalede yer alan bilgiler ile ilgili mevzuatın ve uygulamanın değişme ihtimaline binaen konuyla ilgili tarafımızla iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir