Av. Yunus Emre ÖZTÜRK

TMK 302. Madde- Babalık Hükmü

“Madde 302- Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci
gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır.
Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide
bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur.
Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma
olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.”

1. Giriş

Babalık karinesi, hukukun önemli konularından biri olup, çocuğun soybağının belirlenmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu hukuki düzenleme, çocuğun babasının belirlenmesi sürecinde ispat yükünü hafifletmekte ve soybağı hukukunda düzeni sağlamaktadır. Babalık karinesi, özellikle evlilik dışında doğan çocukların hukuki statülerini belirleme açısından kritik bir yer tutmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 302. maddesi, bu konuda önemli hükümler içermekte ve babalık davası süreçlerine yön vermektedir.

Bu makalede, babalık karinesinin yasal dayanağı, hukuki niteliği, uygulamadaki yeri ve mahkemeler tarafından nasıl değerlendirildiği ele alınacaktır. Özellikle Yargıtay kararları ışığında, babalık karinesinin nasıl uygulandığı, davalarda karşılaşılan sorunlar ve çözüm yolları detaylı bir şekilde incelenecektir.

2. Babalık Karinesinin Hukuki Dayanağı ve Önemi

Babalık karinesi, Türk Medeni Kanunu’nun 302. maddesinde düzenlenmiş olup, bir erkeğin çocuğun doğumundan önceki üç yüzüncü gün ile yüz sekseninci gün arasında anne ile cinsel ilişkide bulunması halinde babalığa karine oluşturduğu kabul edilmektedir. Bu düzenleme, çocuk ile baba arasında hukuki bağın tesis edilmesini kolaylaştırmakta ve babalık davalarında önemli bir ispat aracı olarak kullanılmaktadır.

Kanun koyucu, bu düzenlemeyle hem çocuğun kimlik ve soybağının belirlenmesini hem de aile hukukunun temel prensipleri çerçevesinde adaletin sağlanmasını amaçlamaktadır. Ayrıca, bu karine çürütülebilir bir karine olup, davalı babalığının imkânsızlığını veya başka bir erkeğin baba olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ispat edebilirse, bu karinenin geçerliliği sona erebilir.

3. Babalık Karinesinin Uygulamada Karşılaşılan Sorunları

Babalık karinesi uygulamada bazı hukuki ve teknik sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunlar şunlardır:

  • İspat Güçlüğü: Babalık davası açan kişinin, iddiasını kanıtlaması gerekmektedir. Ancak, özellikle eski dönemlere ait ilişkilerin kanıtlanması oldukça zordur.
  • DNA Testine Yönelik Sorunlar: Modern hukuk sistemlerinde DNA testi babalık davalarında en güvenilir delil kabul edilse de, bazı davalıların DNA testine girmekten kaçınması süreçleri uzatmaktadır.
  • Tanık ve Diğer Delillerin Yetersizliği: Bazı durumlarda annenin beyanı ve tanık ifadeleri dışında somut bir delil bulunmamaktadır. Bu da mahkemelerin karar verme sürecini zorlaştırmaktadır.
  • Biyolojik Gerçekler ile Hukuki Varsayımların Çelişmesi: Hukuki karineler her zaman biyolojik gerçekleri yansıtmayabilir. Özellikle tıbbi olarak mümkün olmayan bir hamilelik sürecinin iddia edilmesi, davaları karmaşık hale getirmektedir.
  • Mahkemelerin Yargıtay İçtihatlarına Uygun Davranmaması: Bazı mahkemelerin Yargıtay kararlarına uygun hareket etmemesi, babalık davalarında içtihat birliğinin sağlanmasını zorlaştırmaktadır.

4. Yargıtay Kararları Işığında Babalık Karinesi

Yargıtay’ın babalık davalarına ilişkin içtihatları, babalık karinesinin uygulanması konusunda yönlendirici niteliktedir. Aşağıda bazı önemli Yargıtay kararları ve bunların hukuki değerlendirmeleri yer almaktadır:

  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/798 E. ve 2019/1122 K. sayılı kararı: Bu kararda, DNA testinin babalık davalarındaki belirleyici rolü vurgulanmış ve mahkemelerin bilimsel delillere dayalı karar vermesi gerektiği ifade edilmiştir.
  • Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/3124 E. ve 2021/4765 K. sayılı kararı: Bu kararda, babalık davasında DNA testinin reddedilmesi halinde, babalık karinelerinin davalının aleyhine değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
  • Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/10562 E. ve 2020/6842 K. sayılı kararı: Kamu düzeni ve çocuğun üstün yararı ilkesi çerçevesinde DNA test sonuçlarının mahkemelerce esas alınması gerektiği vurgulanmıştır.

5. Uluslararası Hukukta Babalık Karinesi

Babalık karinesi, birçok ülkede benzer şekillerde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, çocuğun soybağının belirlenmesinin temel bir insan hakkı olduğu vurgulanmaktadır. Fransa, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde de DNA testi temel ispat aracı olarak kabul edilmekte ve mahkemelerin bu bilimsel delilleri dikkate alarak karar vermesi gerekmektedir.

6. Babalık Davalarında DNA Testi ve Bilimsel Delillerin Önemi

Günümüzde babalık davalarının en önemli unsurlarından biri DNA testidir. Bilimsel gelişmeler sayesinde %99,99 doğruluk oranına sahip olan DNA testleri, mahkemeler tarafından kesin delil olarak kabul edilmektedir. Ancak, bazı durumlarda davalının test yaptırmayı reddetmesi nedeniyle mahkemeler zor duruma düşmektedir. Bu tür durumlarda Yargıtay, testin reddedilmesini davalının aleyhine yorumlamakta ve babalık karinesinin çürütülmediği kabul edilmektedir.

7. Sonuç ve Değerlendirme

Babalık karinesi, Türk Medeni Kanunu’nun 302. maddesi çerçevesinde düzenlenmiş olup, soybağının tespiti bakımından büyük bir öneme sahiptir. Ancak uygulamada bazı sorunlar ortaya çıkmakta ve davaların sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için bilimsel delillere başvurulması gerekmektedir.

Yargıtay kararları, DNA testlerinin babalık davalarındaki belirleyici rolünü vurgulamakta ve mahkemelerin bilimsel gerçeklere dayanarak karar vermesi gerektiğini ifade etmektedir. Babalık davalarında adaletin sağlanabilmesi için ilgili mevzuatın uygulanmasının yanı sıra, somut delillerin ön planda tutulması gerekmektedir.

Sonuç olarak, babalık karinesi davalarında doğru ve adil kararlar alınabilmesi için uzman bir hukukçudan destek almak büyük önem taşımaktadır. Hukuki süreçlerin karmaşıklığı ve yapılacak hataların telafisinin zor olabileceği göz önüne alındığında, babalık davalarında profesyonel bir hukuki yardım almak en sağlıklı yol olacaktır.

Uyarı
Web sitemizdeki tüm makaleler ve içeriklerin telif hakkı Av. Yunus Emre ÖZTÜRK'e aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka mecralarda yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.
Sitemizde yer alan içerikler ile ilgili sorumluluk kabul etmemekle birlikte, makalede yer alan bilgiler ile ilgili mevzuatın ve uygulamanın değişme ihtimaline binaen konuyla ilgili tarafımızla iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir