Av. Yunus Emre ÖZTÜRK

TMK 186. Madde- Evlilikte, Konutun Seçimi, Birliğin Yönetimi ve Giderlere Katılma

“Madde 186- Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.
Birliği eşler beraberce yönetirler.
Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.”

Giriş Türk Medeni Kanunu’nun 186. maddesi, eşlerin aile birliğini oluşturan hukuki çerçeve içerisinde hak ve yükümlülüklerini düzenleyen temel maddelerden biridir. Bu madde, eşlerin oturacakları konutun belirlenmesinden birliğin yönetimine ve giderlere katılımına kadar çeşitli düzenlemeleri içermektedir. Aile hukuku kapsamında önemli bir yer tutan bu madde, eşlerin karşılıklı hak ve sorumluluklarına ilişkin şeffaf bir hukuki altyapı sağlamaktadır. Bu yazıda, ilgili madde üzerinden eşlerin hak ve yükümlülükleri çok yönlü olarak incelenecek, yargı kararları ve doktrindeki görüşlerle desteklenerek açıklıklar giderilecektir.


1. Konutun Birlikte Seçilmesi TMK m. 186/1 çerçevesinde “Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler” hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme, aile birliğinin en temel unsurlarından biri olan konutun belirlenmesinde eşlerin eşit karar hakkına sahip olduklarını ortaya koyar. Hukuken, bu durum, eşlerden birinin diğerine rıza göstermeden tek taraflı olarak konut belirleme yetkisinin olmadığını ifade eder. Bu ilke, aile hukukunun temeline yerleştirilen eşitlik anlayışının bir yansımasıdır.

Konut seçiminde çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde öncelikle uzlaşı yoluna gidilmesi gerekir. Ancak, tarafların anlaşma sağlayamaması durumunda mahkemeye başvurma hakkı saklıdır. Yargıtay’ın ilgili kararlarında da vurgulandığı gibi, konutun seçilmesi eşlerin ortak yaşamını etkileyen temel kararlarından biridir ve bu hususta her iki eşin çıkarları dengelenmelidir.

Eşlerin konut seçimine ilişkin anlaşmazlıkları, bazen maddi nedenlerden kaynaklanabilmektedir. Örneğin, bir eşin ekonomik durumu daha elverişliyken diğeri ekonomik yetersizlikler yaşamaktadır. Bu durumda, seçilen konutun maddi yükü her iki tarafı da etkileyebileceği için ortak karar verilmesi önemlidir. Bunun yanı sıra, konutun konumu ve çocukların eğitimi gibi diğer unsurlar da konut seçiminde belirleyici rol oynar.

Konutun belirlenmesi sürecinde ayrıca kişisel tercihlerin ve kültürel faktörlerin etkisi de dikkate alınmalıdır. Özellikle geniş aile yapılarının hâkim olduğu toplumlarda, eşlerin aile büyükleriyle birlikte yaşama kararı alması ya da bu konuda uzlaşı sağlaması önemli bir meseledir. Bu tür durumlarda, tarafların karşılıklı fedakârlık yapması gerekebilir.


2. Aile Birliğinin Beraberce Yönetilmesi Maddenin ikinci fıkrasında yer alan “Birliği eşler beraberce yönetirler” hükmü, eşlerin aile içindeki yönetim yetkisini ortaklaştıran bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Bu düzenleme, eşlerden birinin tek taraflı iradesiyle aileyi yönetme yetkisi bulunmadığını ifade eder. Burada esas olan, eşlerin karşılıklı olarak karar sürecine katılmaları ve birbirlerinin görüşlerine değer vermeleridir.

Aile birliğinin yönetimi sırasında, ekonomik konuların yanında sosyal, psikolojik ve hukuki unsurlar da dikkate alınmalıdır. Özellikle çocukların yetişmesi ve eğitimi gibi kritik konularda eşlerin ortak karar almaları, aile birliğinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi açısından önem taşır.

Eşler arasındaki işbirliği, aynı zamanda hukuki bir zorunluluktur. Bir tarafın, diğerinin bilgisi dışında ekonomik işlemler yapması ya da aile birliğini etkileyecek önemli kararlar alması hukuken geçersiz sayılabilir. Yargı kararları, bu tür tek taraflı işlemlerin genellikle hukuka aykırı olduğunu ortaya koymaktadır.

Birliğin yönetiminde eşitlik ilkesi kadar, tarafların sorumluluklarını yerine getirme yükümlülükleri de dikkate alınmalıdır. Örneğin, aile içinde ekonomik gelir sağlayan eşin, bu geliri ailenin ortak ihtiyaçlarına tahsis etmesi gerekmektedir. Bu durum, özellikle gelir farklılıklarının belirgin olduğu evliliklerde daha büyük bir önem kazanmaktadır.


3. Giderlere Katılım TMK m. 186/3, “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar” hükmünü içerir. Bu düzenleme, açık bir şekilde eşlerin mali yükümlülüklerini belirlemektedir. Eşlerin, gelir ve malvarlıklarına uygun bir şekilde aile giderlerine katılmaları, birliğin devamı için önemlidir. Ancak, bu ilke eşlerin mali durumlarının farklı olabileceği gerçeğini de gözetmektedir. Bu nedenle, katkı oranlarının bireysel durumlara göre belirlenmesi şarttır.

Yargı kararları, bu düzenlemenin pratikte nasıl uygulandığına dair önemli ipuçları sunmaktadır. Örneğin, eşlerden biri çalışmıyorsa ancak ev işlerine ve çocuk bakımına büyük çaba sarf ediyorsa, bu katkı emek şeklinde değerlendirilir. Diğer taraftan, çalışma hayatında aktif olan eşin maddi katkısı daha fazla olabilecektir.

Bu düzenleme, aile içinde karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmanın önemine vurgu yapar. Aynı zamanda, açıkça belirtilmese de, eşlerin birbirlerine karşı saygı ve anlayışla yaklaşmasını temel alır. Yargı kararlarında, bu kapsamda ortaya çıkan ihtilaflarda, mahkemelerin çoğunlukla hakkaniyet ilkesi çerçevesinde karar verdiği görülmektedir.

Eşlerin giderlere katılımında, özellikle borç yükümlülükleri önemli bir yer tutar. Eşlerden biri, aile birliği için borçlanmışsa, bu borcun ödenmesine her iki tarafın da katkıda bulunması beklenir. Bununla birlikte, borçlanmanın eşin rızası dışında yapılmış olması durumunda, hukuki sorunlar ortaya çıkabilir. Bu tür durumlarda, mahkemelerin rıza kavramını geniş bir perspektiften değerlendirdiği görülmektedir.


Yargı Kararlarından Örnekler

  1. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Kararı: Eşlerden birinin, diğerinin bilgisi ve rızası olmaksızın ailenin oturacağı konutu satmasının hukuka aykırı olduğuna hükmetmiştir. Mahkeme, ailenin ortak yaşam alanı olan konutun belirlenmesi veya devri gibi hususlarda eşlerin ortak karar alınması gerektiğini vurgulamıştır.
  2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Kararı: Eşin gelir durumu dışında, ev işlerine ve çocuk bakımına verdiği katkının da mali bir değer taşıdığı belirtilmiştir. Bu karar, giderlere katılımda maddi ve manevi katkıların birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyar.
  3. Doktrin Görüşleri: Akademisyenler, aile birliğinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için eşler arasında saygı ve anlayış temelinin önemine dikkat çekmektedir.

Sonuç Türk Medeni Kanunu’nun 186. maddesi, aile birliğinin temel prensiplerini ortaya koyarak eşler arasındaki eşitlik ilkesine dayalı bir yaklaşım benimsemiştir. Bu kapsamda, eşlerin konut seçiminden birliğin yönetimine ve giderlere katılımına kadar pek çok alanda ortak karar alarak hareket etmeleri gerekmektedir. Yargı kararları ve doktrin görüşleri, bu madde çerçevesinde doğan ihtilafları çözümleme noktasında önemli rehberlik sunmaktadır.

Hukuki konuların karmaşıklığı göz önüne alındığında, olası ihtilaf ve hatalardan kaçınmak için bir hukuk uzmanından destek alınması şiddetle tavsiye edilir.

Uyarı
Web sitemizdeki tüm makaleler ve içeriklerin telif hakkı Av. Yunus Emre ÖZTÜRK'e aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka mecralarda yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.
Sitemizde yer alan içerikler ile ilgili sorumluluk kabul etmemekle birlikte, makalede yer alan bilgiler ile ilgili mevzuatın ve uygulamanın değişme ihtimaline binaen konuyla ilgili tarafımızla iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir