Av. Yunus Emre ÖZTÜRK

TMK 132. Madde- Evlilikte Kadının Bekleme Süresi

“Madde 132- Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün
geçmedikçe evlenemez.
Doğurmakla süre biter.
Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin
yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.”

Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesi, evliliğin sona ermesinden sonra kadının yeniden evlenebilmesi için öngörülen süreyi düzenleyen bir hukuk kuralıdır. Bu madde, toplumda özellikle boşanma ve yeniden evlenme süreçlerinde sıkça tartışılan bir düzenleme olup, çeşitli hukuki ve sosyal boyutlarıyla ele alınmaktadır. Bu makalede, maddenin içeriği, amacı, uygulanma süreçleri ve bu düzenlemeye yönelik eleştiriler ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.

Madde 132’nin İçeriği ve Amacı

Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesine göre, evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmedikçe evlenemez. Ancak, bu süre, kadının doğum yapması veya önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması durumunda sona erer. Ayrıca, önceki evliliği sona eren eşlerin birbirleriyle yeniden evlenmek istemesi hâlinde mahkeme kararıyla bu süre kaldırılabilir.

Bu düzenlemenin temel amacı, olası soybağı karışıklıklarını önlemektir. Hukuki açıdan, bir kadının boşandıktan veya eşinin ölümünden sonra hamile olup olmadığının belirlenmesi ve doğacak çocuğun soybağının tespit edilmesi kritik bir öneme sahiptir. Böylece, toplumda soybağına ilişkin ihtilafların ve hukuki uyuşmazlıkların önüne geçilmesi hedeflenmiştir.

Süreyi Sonlandıran Durumlar

Madde 132, bazı özel durumlarda üç yüz günlük bekleme süresinin sona erdirilebileceğini öngörmektedir. Bu durumlar şunlardır:

  1. Doğumun Gerçekleşmesi: Kadının evliliğin sona ermesinden sonra doğum yapması hâlinde, bekleme süresi otomatik olarak sona erer. Bu durumda, doğan çocuğun soybağı önceki evliliğe bağlı olarak tespit edilir ve kadının yeniden evlenmesine bir engel kalmaz.
  2. Gebe Olunmadığının Tespiti: Kadının gebe olmadığının anlaşılması durumunda, mahkeme kararıyla bekleme süresi kaldırılabilir. Bu durum, genellikle doktor raporlarıyla belgelenir ve mahkemeye sunulur.
  3. Eşlerin Yeniden Evlenme İsteği: Boşanan veya evliliği başka bir nedenle sona eren eşlerin birbirleriyle yeniden evlenmek istemesi hâlinde, mahkeme kararıyla bekleme süresi kaldırılır. Bu düzenleme, eşlerin birbirleriyle yeniden evlenme arzusunun hukuki açıdan desteklenmesi amacı taşır.

Bekleme Süresinin Hukuki Boyutları

Kadının yeniden evlenmesine ilişkin bu süre, hem medeni hukuk hem de aile hukuku açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır. Bekleme süresi, soybağı karışıklıklarını önlemekle birlikte, kadınların medeni durumları üzerinde bazı kısıtlamalar getirdiği için eleştirilere de maruz kalmaktadır. Hukuki açıdan bu sürenin uygulanması, aşağıdaki başlıklar altında değerlendirilebilir:

Soybağı Tespiti

Soybağı, bir çocuğun anne ve babasıyla olan hukuki bağını ifade eder. Medeni Kanun, çocuğun soybağını belirlerken doğum tarihini esas alır. Eğer bir kadın, önceki evliliğinin sona ermesinden sonra yeniden evlenir ve bir çocuk doğurursa, soybağı karışıklığı yaşanabilir. Bu karışıklığın önüne geçmek için üç yüz günlük bekleme süresi öngörülmüştür.

Kadının Hakları ve Bekleme Süresi

Bu düzenleme, kadın hakları açısından tartışmalara neden olmuştur. Bazı eleştirmenler, bu sürenin kadınların kişisel özgürlüklerini ve yeniden evlenme haklarını gereksiz yere kısıtladığını ileri sürmektedir. Ancak düzenleme, yalnızca hukuki bir gereklilik nedeniyle uygulanmaktadır ve belirli durumlarda mahkeme kararıyla kaldırılabilir.

Mahkeme Süreçleri

Bekleme süresinin kaldırılmasına ilişkin talepler, genellikle kadının yerleşim yeri mahkemesine yapılır. Mahkeme, kadının gebe olmadığını gösteren raporları veya eşlerin yeniden evlenme isteklerini değerlendirerek karar verir. Bu süreçte, mahkemelerin hızlı ve etkin bir şekilde hareket etmesi önemlidir.

Bekleme Süresine Yönelik Eleştiriler ve Öneriler

Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesi, birçok hukukçu ve sosyal bilimci tarafından tartışılmaktadır. Bu düzenlemeye yönelik başlıca eleştiriler ve öneriler şu şekilde özetlenebilir:

  1. Kadın Hakları Üzerindeki Etkiler: Bekleme süresinin, kadınların özgürlüklerini kısıtladığı yönünde eleştiriler bulunmaktadır. Kadınların medeni durumlarına ilişkin bu tür kısıtlamaların modern hukuk sistemleriyle uyumlu olmadığı savunulmaktadır. Bazı hukukçular, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte gebelik durumunun hızlı bir şekilde tespit edilebildiğini ve bu nedenle sürenin kaldırılmasının mümkün olduğunu ileri sürmektedir.
  2. Mahkeme Süreçlerinin Uzunluğu: Mahkeme kararıyla bekleme süresinin kaldırılmasına yönelik başvurular, zaman alıcı olabilmektedir. Bu durum, kadının yeniden evlenme planlarını ertelemek zorunda kalmasına yol açabilir. Mahkeme süreçlerinin hızlandırılması, bu sorunun çözümüne katkı sağlayabilir.
  3. Düzenlemenin Güncellenmesi: Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesinin, günümüz koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerektiği savunulmaktadır. Bu kapsamda, özellikle soybağı karışıklıklarını önleyecek daha hızlı ve etkili yöntemlerin geliştirilmesi önerilmektedir.

Sonuç ve Değerlendirme

Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesi, evliliğin sona ermesinden sonra kadının yeniden evlenmesine ilişkin düzenlemeleri içeren önemli bir hukuk kuralıdır. Bu düzenleme, soybağı karışıklıklarını önlemek ve hukuki düzeni sağlamak amacı taşımaktadır. Ancak, düzenlemenin kadın hakları üzerindeki etkileri ve uygulama süreçlerindeki zorluklar, çeşitli eleştirileri beraberinde getirmiştir.

Kadınların haklarının korunması ve medeni hukuk düzenlemelerinin çağdaş normlara uyum sağlaması açısından, 132. maddenin uygulanması sırasında esneklik sağlanması ve mahkeme süreçlerinin hızlandırılması önemlidir. Ayrıca, teknolojinin sağladığı olanaklardan yararlanılarak gebelik durumunun hızlı bir şekilde tespit edilmesi, bekleme süresine duyulan ihtiyacı azaltabilir.

Sonuç olarak, Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesi, hukuki düzenin sağlanması açısından önemli bir role sahiptir. Ancak, bu düzenlemenin günümüz koşullarına uygun olarak yeniden değerlendirilmesi ve gerekli güncellemelerin yapılması, hem bireysel hakların korunması hem de toplumsal düzenin sağlanması açısından faydalı olacaktır.

Uyarı
Web sitemizdeki tüm makaleler ve içeriklerin telif hakkı Av. Yunus Emre ÖZTÜRK'e aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka mecralarda yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.
Sitemizde yer alan içerikler ile ilgili sorumluluk kabul etmemekle birlikte, makalede yer alan bilgiler ile ilgili mevzuatın ve uygulamanın değişme ihtimaline binaen konuyla ilgili tarafımızla iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir