Av. Yunus Emre ÖZTÜRK

İlamın Kesinleşmeden İcraya Konu Olması

(Bu makale Av. Hasan Hüseyin OKTAY tarafından yazılmıştır. )

Türk İcra ve İflas Kanunu dizgesinde ilama iye bir kişi, kural olarak ilamın şekli anlamda kesinleşmesini beklemeden ilamlı icra yoluna başvurabilir. Buna karşın Alman Hukukunda kural ilamın kesinleşmesinin beklenilmesidir. Ancak Türk Hukuk dizgesi içerisinde de birtakım ilamların kesinleşmeden ilamlı icraya konu olamayacağı öngörülmüştür. Bunlar;

  • Taşınmaz malların aynına ilişkin ilamlar, (HMK m.350)
  • Kişiler ve aile hukukuna ilişkin ilamlar, (HMK m.350)
  • Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi ile ilgili olarak istinaf yoluna başvurulmuş ise başvuru icrayı durdurur. (5718 sayılı MÖHUK[1] m.57)
  • Ceza Muhakemesi ilamlarının yargılama giderleri ile ilgili kısımlarının icrası için ilamın kesinleşmesi beklenilmelidir. (5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu[2] (CMK) m.324)
  • Sayıştay ilamları kesinleşmeden ilamlı icraya konu olamaz. (6085 sayılı Sayıştay Kanunu[3] (SayK) m. 64)
  • Menfi tespit davasına ilişkin ilam kesinleşmedikçe kazanan kişi lehine hükmedilen tazminat ve yargılama giderleri için ilamlı icra takibi yapamaz. (İİK m.72)
  • Bayrağı ve sicile kayıt durumu göz önünde bulundurulmaksızın tüm gemiler ve bunların aynına ilişkin kararlar kesinleşmedikçe ilama konu edilemez. (İİK 31/1-a)

Aile hukukuna ilişkin mahkeme kararları; maddi-manevi tazminat, vekalet ücreti gibi yan ögeleri de içerisinde olmak üzere kesinleşmeden icraya konu olamazlar.[4] Nafaka alacağı, aile ve kişiler hukukuna ilişkin kuralın istisnası olarak görülebilir. Nafakaya ilişkin kararların icrası, karar kesinleşmeden sağlanabilmektedir. Hatta nafaka alacaklarına ilişkin olarak; istinaf ya da temyiz aşamasında teminat göstererek bile olsa icranın durdurulmasına karar verilemez.[5] Bu aşamada göz önünde bulundurulması gereken ilamlı icraya yalnızca ilamların konu olabileceğidir. Ara kararların ve koruma kararlarının yerine getirilmesi için ilamlı icra yoluna başvurulamaz. Bu bağlamda bir ara karar içeriğinde nafakaya ilişkin bir hüküm kurulmuş ise ilamlı icra takibi yoluna başvurulmamalıdır.[6]


[1] RG, T. 22.11.2007, S.26728.

[2] RG, T.04.12.2004, S.25673.

[3] RG, T.03.12.2010, S.27790.

[4] Y. 12. HD T. 20.02.1990, E. 1989/8425 K.1483 (UYAR Talih, İlamlı Takipler, Manisa, 1991. s.27)

[5] ÇELİK Yasin, “İcranın İadesi”, Ankara Üniversitesi ,2018, https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezDetay.jsp?id=wHhUK40KjPY_WOFNuatkuA&no=DScVLcJ4bcul46OdhEY2Bw  21.10.2021 s.70.

[6] ÖZEKES, s. 290.

Uyarı
Web sitemizdeki tüm makaleler ve içeriklerin telif hakkı Av. Yunus Emre ÖZTÜRK'e aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka mecralarda yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.
Sitemizde yer alan içerikler ile ilgili sorumluluk kabul etmemekle birlikte, makalede yer alan bilgiler ile ilgili mevzuatın ve uygulamanın değişme ihtimaline binaen konuyla ilgili tarafımızla iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir