Götürü Tazminat
(Bu makale Av. Hasan Hüseyin OKTAY tarafından yazılmıştır. )
Götürü tazminat, sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklere borçlunun aykırı davranması durumunda, alacaklının malvarlığında ortaya çıkan eksilmenin giderilmesine yönelik olarak borçlu tarafından ödenecek tazminatın önceden belirlenmesidir.[1]
Sözleşme içi sorumluluk bakımından götürü tazminata yönelik olarak Kıta Avrupası Hukukunda pek az çalışma bulunmaktadır. Bunun nedeni sözü edilen hukuk dizgesini benimsemiş ülkelerde ceza koşulunun daha yaygın olarak kullanmasıdır.[2] Anglo-Sakson hukukunda götürü tazminat uygulaması, yaygın ve kapsamlıdır. Bunun nedeni ise Anglo-Sakson Hukuk dizgesinde ceza koşulu hukuksal kurumunun bulunmamasıdır.[3] Türk Hukukunda ise götürü tazminat anlaşmasının yapılabilmesi öğretiye göre olanaklıdır.[4]
İsviçre- Alman Hukukunda baskın olan görüş; ceza koşulu ve götürü tazminatın ayrık kurumlar olduğu yönündedir.[5] TUNÇOMAĞ ve GÜNAY’a göre ceza koşulunun varlığı götürü tazminat uygulamasını gereksiz kılmaktadır.[6]
Dört ayrı biçimde götürü tazminat anlaşması öngörülebilir.
Nisbi götürü tazminat anlaşması ile taraflar, alacaklıyı zararın tutarını ispatlama yükümlülüğünden kurtarırlarken istenilecek zararın tutarını kesin olarak belirlemezler. Bu nedenle gerek borçlu gerek alacaklı gerçek zarar tutarının daha az ya da daha fazla olduğunu ortaya koyabilir. Başka bir deyişle; taraflar, sözleşmede zararın tutarı ile ilgili bir karine oluşturur. Sözü edilen karineyi, her iki taraf da çürütebilir. Bununla koşut olarak, alacaklının (mağdurun) zararın gerçek tutarının belirlenmesi ile ilgili birlikte eylem yürütme (collaboration) ödevi bulunmaktadır. Kesin götürü tazminat anlaşması ise taraflar zararın tutarını kesin olarak belirlerler. Bu belirlemeden ötürü sözleşmeye aykırılık durumunda ödenecek tutar güvence altına alınmış olur. Sözü edilen olasılıkta hem alacaklının hem de borçlunun gerçek zararın anlaşmada belirlenen zararla örtüşmediğini ortaya koyma olanağı yoktur. Böylesi bir öngörünün geçerliliği ile ilgili sınırlar TBK m. 115 ve 116 ile çizilmiştir. Götürü usulü bir tazminat anlaşmasının, nisbi ya da mutlak olduğunun belirlenmesi bir yoruma dayanır. Zararın belirlenmesi zorsa, ispata yönelik eylemler dava süresini önemli bir biçimde uzatacaksa ya da sürece ilişkin giderler yüksek bir düzeye gelecekse, mutlak bir anlaşmanın varlığı yönünde kanıt olduğu söylenebilir.[7] Mutlak götürü tazminat anlaşmasına bağlı istemin, ceza koşulundan ayrılan en önemli özelliği; herhangi bir zarar olmadan istenilememesidir. Ceza koşulu istemi, ortada bir zararın bulunmadığı durumlarda gündeme gelebilir.[8]
En düşük götürü tazminat anlaşması, tarafların isteme hakkı olan en alt tutarın belirlendiği ve ek zararın ispatlanması konusunda sınırlandırılmadığı götürü tazminat anlaşması türüdür. En yüksek götürü tazminat anlaşmasında ise taraflar, alacaklının isteyebileceği en yüksek zarar tutarını belirler. Bunun dışında en yüksek götürü tazminat anlaşması taraflara, gerçek zararın belirlenen zarardan düşük olduğunu ortaya koyabilme olanağı sunar.[9]
[1] Birinci Uzun, 68; Börü Parlak, 197.
[2] Börü Parlak, 196.
[3] Larry A. Dimatteo, ‘Behavioural Case for Contractual Penalties under the Common Law’, European Review of Private Law, 3-2015, 327’den aktaran Börü Parlak, 196.
[4] Birinci Uzun, 63; Gündüz, 276.
[5] Börü Parlak, 219.
[6] Tunçomağ, Cezai Şart, 29; Bkz. Günay, 158-161; Börü Parlak, 219.
[7] Tercier, Pichonnaz ve Develioğlu, 437.
[8] Tercier, Pichonnaz ve Develioğlu, 438; Gündüz, 280.
[9] Tercier, Pichonnaz ve Develioğlu, 437-438.